MAHKEMESİ : ANKARA 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2012/141-2013/1474Taraflar arasında görülen ziynet eşyalarının ve çeyizlerin aynen iadesi veya bedelinin tahsili davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili; müvekkiline ait ev eşyalarının ve 30 adet çeyrek altının müvekkiline teslimini, aynen teslimin mümkün olmaması halinde dava tarihindeki değerinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiştir.Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; iddiayı teyit eden kuyumcu bilirkişi raporuna, davacı tanıklarının olura uygun beyanlarına, boşanma davası dosyasına, tarafların ayrılış şekline göre düğünde takılan takıların kadına ait olması Yargıtay yerleşik içtihatları ile de kabul edilmekle altınlar yönünden kanıtlanan davanın kabulüne, diğer menkul eşyaların yargılama safahati sırasında davacıya teslim edildiğinden konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.Somut olayda, davacı kadın düğünde takılan ziynetlerin kendisine verilmediğini iddia etmiş ise de dinlenen tanık beyanları birbirleriyle çelişkili olup, görgüye dayalı bilgisi olan tanık bulunmadığından bu iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Bununla birlikte davacı, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya, ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.