MAHKEMESİ : AKŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/03/2015NUMARASI : 2015/9-2015/88Taraflar arasındaki nafaka artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/109 Esas ve 2009/664 Karar sayılı ilamı ile davacı E.. Y.. lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakası,müşterek çocuk S. C. lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; aradan geçen zamanda takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını bu nedenle, yoksulluk ve iştirak nafakasının ayrı ayrı 300,00 TL'ye çıkartılmasını ve nafakalara her yıl TEFE -TÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı E.. Y.. için 150,00 TL olan yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 200,00 TL' ye, müşterek çocuk S.. K.. için aylık 100,00 TL olan iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 140,00 TL' ye çıkartılmasına ve nafakaların her yıl başından itibaren TEFE-TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasınının artırılması istemine ilişkindir. Davacı vekilinin, müşterek çocuk S. C. için takdir edilen iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazı yönünden;TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 06.11.2009 tarihinde boşandığı, müşterek çocuk 2004 d.lu Samet'nin velayetinin davacıya bırakıldığı ve müşterek çocuk lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği,bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık altı yıllık süre geçtiği, davacının ev hanımı olduğu,anne ve babası ile birlikte yaşadığı, davalının ise pastanede çalıştığı , asgari ücret aldığı ,bir evinin olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece; TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafaka artışına hükmedilmesi ve bu suretle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin yoksulluk nafakasına yönelik itirazına gelince;TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Ayrıca, hükmolunan nafakalara her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artış yapılmasına karar verilmesi gerekirken; mahkemece, her yıl TEFE -TÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bu hususlar kararın bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.