Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14479 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10332 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : BURSA 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 28/10/2014NUMARASI : 2014/584-2014/837Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalının kızı olduğunu, Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi l. Sınıf öğrencisi olduğunu, çalışmadığını, nafakaya ihtiyacı bulunduğunu, davalının ise şirket sahibi olduğunu, gelirinin iyi olduğunu bildirerek, davacı yararına 2.500,00 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı lehine aylık 600,00 TL yardım nafakasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365. maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez.Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların baba kız oldukları; davacının M. S..... Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencisi olduğu,davalı babanın ise soğuk hava deposu işlettiği,beyanına göre aylık 5.000 TL gelirinin bulunduğu,2 dairesinin ve bir arabasının olduğu, anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının üniversitede öğrenim gördüğü nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir.O halde mahkemece yapılacak iş; davacının giderleriyle, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.