MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, maliki bulunduğu taşınmazda yapılacak olan bina ile ilgili olarak dava dışı yüklenici ...ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, fakat dava dışı yüklenicinin işi gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle müvekkilinin çeşitli harcamalar yaptığını, bu nedenle yüklenicinin yapacak olduğu daire satışlarından müvekkilinin pay talep ettiğini, bu talebi kabul eden yüklenicinin bir süre sonra davalı ile daire satışı konusunda anlaşması nedeniyle müvekkilinden satış yetkisi istediğini, müvekkilinin satıştan pay talebinde bulunması üzerine davalının banka havalesi ile 10.000 TL ödemede bulunduğunu bir süre sonra ise davalının yapmış olduğu bu ödemenin tahsili için müvekkili aleyhine takip başlattığını ileri sürerek; müvekkilinin bu takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tesbiti ile kötü niyetli olarak takip başlatan davalının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin daire satın almak için dava dışı yüklenici.... ile anlaşmaya vardığını, ancak dairenin satış bedelinin yükleniciye ödenmesine rağmen arsa sahibi olan davacının tapu devrine yanaşmadığını, bu nedenle müvekkilinin davacıya fazladan 10.000 TL ödemek zorunda kaldığını, sebepsiz zenginleşen davacı aleyhine yapılan ödemenin iadesi için takip başlatıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalının, dava dışı yükleniciden satın aldığı dairenin tapusunu alabilmek amacıyla yüklenicinin yapması gereken eksik işlerin bedelini arsa sahibi olan davacıya ödediği, bu haliyle yapılan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalı tarafça başlatılan takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, İİK. nun 67. maddesinin ikinci fıkrası gereğince davalının (alacaklı) inkâr tazminatına mahkûm edilebilmesi için, icra takibinde haksız olmasının yanında kötüniyetli olması da gereklidir. Dava konusu olayda; davalının, takipte kötüniyetli olduğu, sırf davacıyı zarara uğratmak kastıyla hareket ettiği ispat edilemediğine göre davacının inkâr (kötüniyetli) tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalının inkâr tazminatına mahkûm edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.