MAHKEMESİ : KONYA 1.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 31/12/2013NUMARASI : 2012/648-2013/1078Taraflar arasında görülen iştirak nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların, 1978 senesinde evlendiklerini, 2011 yılında da boşandıklarını; müşterek çocuk Samet'in velayetinin davacı anneye verildiğini, kararla iştirak nafakasına hükmedilmediğini; ancak, davacı müvekkilinin halen yurtdışında yaşadığını, hem kendi ihtiyaçlarını hem de çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiğini ileri sürerek; davalı babanın aylık 3.000 TL iştirak nafakası ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı Yıldız'ın boşanma sırasında aldığı maddi-manevi tazminat nedeniyle, protokolün 4.maddesinde küçük Samet için herhangi bir nafaka talep etmeyeceğini peşinen kabul ettiğini; davacının maddi durumunda herhangi bir kötüleşme ve olumsuz değişim olmadığını, gerçek gelirini gizlediğini, iyiniyetli olmadığını savunup; haksız ve yersiz açılan davanın reddini istemiştir.Mahkemece; “... toplanan tüm deliler ve özellikle konuya dair İsveç yetkili makamlarınca gönderilen evrak içeriği dikkate alındığında davalı babanın halen bu çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşıladığı gibi sözü geçen çocuğada aylık 1.273,00 Kron nafaka ödemekte olduğu anlaşılmakla; iştirak nafakasına dair talep yerinde görülmeyip, aşağıdaki hüküm kurulmuştur, gerekçesiyle” davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davalının, iş bu dava açıldıktan sonra, yargılama sürerken, yurtdışında bulunan küçüğe davacının talebiyle (ki sonradan kaldırılmış) nafaka ödemesi; Türkiye'de açılan davada, küçüğe nafaka bağlanmasını engellemediği gibi, davalının nafaka yükümlülüğünü de ortadan kaldırmaz.Boşanma halinde taraflar velayet hakkını birlikte kullanamayacaklarından velayet hakkı taraflardan birine verilir. (TMK md. 182/1, TMK md. 336/3 son cümle) Velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin, çocuk ile kendisi arasında kişisel ilişkin düzenlenirken, çocuğun özellikle sağlık terbiye ve ahlak bakımından yararları esas alınır. (TMK md. 182/2). Ayrıca, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında katılması gerekir. (TMK md. 182/2 son)İştirak nafakası; çcuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumlarına göre taktir edilir. Mahkemece, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları gözetilerek, davalı babanın gelir durumu iyice araştırılarak, geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre, uygun bir nafaka miktarına hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.