MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2012NUMARASI : 2011/427-2012/66Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili; aboneliği dava dışı kişi adına kayıtlı ve davalının mülkiyetinde bulunan işyerinde kullanılan su bedelinin davalı tarafından süresinde ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında Fatih 3. İcra Müdürlüğü’nün 2003/2869 Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının takibe vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 04/05/2011 tarih 2011/2492 - 7201 E-K sayılı ilamı ile, "6111 Sayılı Kanun gereğince davalının borcun yapılandırılması konusunda talebi olup olmadığı konusunda araştırma yapılması" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulü ile takibin 8.727,69 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.Hükmü , taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştırSomut olaya gelince; davacı kurum tarafından, 16.11.1999 – 12.11.2001 tarihleri arası su bedeli karşılığı 3.013,05 TL ve kaçak su bedeli karşılığı olarak ise 1.458,50 TL oluşan toplam alacağın tahsili amacıyla davalı taraf aleyhine takip başlatılmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu edilen 16.11.1999 – 12.11.2001 tarihleri arası su bedeli, her bir dönem için ayrıca hesaplanmamış, davacı kurum tahakkukları esas alınarak gecikme cezası hesabı yapılmıştır. Tarafların, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarını değerlendirmek üzere başka bir bilirkişi heyetinden rapor alınmadan, bozma öncesi alınan rapor benimsenerek, eksik inceleme ile karar verilmiştir. Davalı tarafın sorumlu tutulabileceği bedelin dava konusu olan tahakkuk dönem ve türü esas alınarak, ayrıca hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu yetersiz olup, denetime elverişli değildir.Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın daha önceki bilirkişiler dışında konusunda aralarında su/kaçak su bedeli hesabı konusunda uzman bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, dava konusu takibin dayanağı olan tahakkukun dönem ve türü esas alınarak talep edilen toplam bedelin ilgili yönetmelik hükümlerine göre denetime elverişli olarak hesaplanması için rapor alınması; tarafların, hükme esas alınan bilirkişi raporuna, davacının kaçak su talebine, davalının ise, gecikme cezasına yönelik itirazlarının itirazlarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi ve alacağın varlığı ve miktarının yapılan yargılama sonucu belirlenmiş olduğu gözetilerek icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.