MAHKEMESİ : KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 16/01/2015NUMARASI : 2014/376-2015/19Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/423 Esas 2011/374 Karar sayılı boşanma ilamıyla müşterek çocuk Ayşegül adına hükmedilen 150,00 TL iştirak nafakasının; değişen koşullar ve ihtiyaçlar nazara alınarak, aylık 500,00 TL'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren her yıl Devlet İstatistik Enstitüsünün yayımladığı yıllık Tüketici endeksine göre artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacının kişisel ilişki tesis edilmesine rağmen müşterek çocuğu sadece icra kanalıyla görebileceğini söylediğini, birkaç defa icra kanalıyla gördüğünü, icra kanalıyla çocuğu görmenin masraflı bir yol olduğunu, davacının kendisini kızına kötülediğini, aylık 1.350 TL maaşla çalıştığını, nafaka miktarına bağlı olmadan gereken masrafı yaptığını, talep miktarını ödemesi halinde geçim sıkıntısı çekeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun eğitim durumu ve yaşı, davalının giderlere katılma yükümlülüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 150,00 TL olan iştirak nafakasının 200,00 TL'ye çıkartılmasına, her yıl TÜFE-TEFE ortalamasında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava; iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.Dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuk Ayşegül'ün 2009 doğumlu olduğu ve kreşe gittiği; davalının ise, otomotiv şirketinde hasar danışmanı olup, aylık ortalama 1.350,00 TL gelirinin bulunduğu, babasının evinde kira ödemeden yaşadığı ve babadan kalma 3/10 hissesine sahip olduğu müstakil evinin olduğu anlaşılmıştır.Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 3 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde, aylık 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş olması, doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Ayrıca hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları gözönünde bulundurularak ""TÜİK tarafından açıklanan ÜFE" oranında artışına hükmedilmesi gerekirken "TÜFE-TEFE ortalamasında" artırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.