MAHKEMESİ : BOLU 2.ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 29/03/2013NUMARASI : 2011/117-2013/77Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesinde aracının tamiri için davalının işyerine başvurduğunu, onarımın eksik yapıldığını, aracın sağlam bölümlerinin de hasara uğradığını belirterek 12.634.00 TL yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Dosyadaki bilgilerden somut olayda davacının aracını onarımı için davalının işyerine bıraktığı, aracın 2000 model olduğu, tarafların arasında eser sözleşmesinin kurulduğu, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/e maddesinde tüketici “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa, “hazır bir malı veya hizmeti” satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Başka bir deyişle yasada dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri, olağan tüketim işleri kapsama alınmıştır.818 sayılı BK.nun 355.maddesinde (6098 sayılı TBK.nun 470.maddesi) gereğince, eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesinin bu tanımı ile satım sözleşmesinden ayıran en önemli yanı, satımda sözleşme anında satın alınan şey mevcut ve kullanılabilir iken, eser sözleşmesinde sözleşme anında eser ortada olmayıp, sözleşmeden sonra imali söz konusudur. İstenilen vasıfta imalatın gerçekleştirilmesini gerektirmektedir.Bu durumda, eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun uygulanması hukuken olanaklı değildir. Yargıtay H.G.K.nun 26.02.2003 tarih ve 2003/15-127 E.-2003/102 K.sayılı kararında da bu husus belirtilmiştir. (HGK 17.02.2010 tarih, 2010/15-68-85 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir)Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği gibi, görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz.Somut olayda, taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle Tüketici Mahkemesi sıfatı ile yargılama yapılıp karar verilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.