MAHKEMESİ : İZMİR 9. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 23/12/2014NUMARASI : 2014/451-2014/888Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, boşanma kararına göre davalı lehine 250,00 TL yoksulluk nafakası ile tarafların müşterek çocuğu için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, bu nafakaların müteakip yıllarda %15 oranında arttırılması şeklinde ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin ekonomik durumunun geçen süre zarfında bozulduğunu belirterek bu nafakaların kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; Boşanma tarihinden bugüne kadara tarafların ekonomik durumunda bir değişiklik olmadığını, kendisinin ev hanımı olduğunu, aylık 500 TL kira ödediğini, mevcut durumda nafakayı icra zoruyla alabildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, tarafların müşterek çocuğu için İzmir 8. Aile Mahkemesinin 2010/155 E. 2010/165 K. sayılı kararında hüküm altına alınan 500 TL iştirak nafakasının, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere takdiren aylık 300,00 TL'ye indirilmesine, davalı için İzmir 8. Aile Mahkemesinin 2010/155 E. 2010/165 K. sayılı kararında hüküm altına alınan 250 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere takdiren aylık 200,00 TL'ye indirilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.Diğer taraftan TMK.nun 176/4.maddesinde; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde; nafaka miktarının değiştirilmesi yada kaldırılması isteklerinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi icap eder.Buna göre; nafaka anlaşmalı boşanma sonucu belirlense dahi; nafaka borçlusunun gelir ve mal varlığında, sonraki zamanlarda elinde olmayan çeşitli sebeplerle gerçek ve önemli ölçüde azalma olup, nafakanın ödenmesinin çekilmez bir hal aldığı durumlarda nafaka hakkaniyete uygun bir miktar indirilebilir.Somut olayda dosya kapsamı göz önünde bulundurulduğunda, tarafların 01.03.2010 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, davalı kadının o tarihten bu yana ekonomik hayatında bir değişikliğin olmadığı, halen ev hanımı olarak hayatını idame ettirmeye çalıştığı, müşterek çocuğun ilkokulda okuduğu, davacının ise mesleğinin gümrük komisyonculuğu olduğu, adına kayıtlı iki aracın olduğu, bu araçlardan birisinin icra kanalıyla borç miktarın üzerinde bir bedelle satıldığı, diğer araç üzerinde de ikisi Gümrük Müdürlüğü, biri Taşıtlar Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün olmak üzere üç haczin bulunduğu, tarafların ekonomik durumu ele alındığında davalının ekonomik durumunda boşanma tarihinden bugüne kadar iyileşme olmadığı gibi mevcut nafakanın miktarı ve davacının ekonomik durumu ve mesleği dikkate alındığında nafaka miktarının davacı açısından hayatı çekilmez bir hale getirdiğinin söylenemeyeceği, dolayısıyla bu koşullar altında mahkeme tarafından davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmaktadır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.