Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14262 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15545 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; tarafların ... 2.Aile Mahkemesinin 13.12.2004 tarih ve 2004/297-179 E.K. sayılı kararı ile boşandıklarını, 1998 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye bırakıldığını ve müşterek çocuk lehine 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, 100 TL olan nafakanın 1.000 TL'ye artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; talebin fahiş olduğunu, müvekkilinin müşterek çocuğun ilköğretim 1.sınıftan 8.sınıfa kadar olan tüm eğitim giderlerini karşıladığını, oturduğu evi kredi ile satın aldığını ve aylık 1.101 TL kredi ödediğini, 47.000 TL borcu kaldığını, yeniden evlendiğini ve yeni doğmuş bir çocuğu olduğunu, müşterek çocuk lehine hükmedilen nafaka dışında müşterek çocuğun diğer tüm harcamalarını gücü yettiği kadarı ile karşılamaya çalıştığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık 100 TL olan iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 350 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.TMK.'nun 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların ... 2. Aile Mahkemesinin 27.12.2004 tarihinde kesinleşen 2004/297 E. 2004/179 K. sayılı kararı ile boşandıkları, 1998 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, karar ile müşterek çocuk lehine aylık 100 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verildiği görülmüştür.Taraflar hakkında yaptırılan sosyal ekonomik durum araştırmalarında; davalının ... . Firmasında çalıştığı, aylık 2000 TL geliri olduğu, kendi evinde oturduğu, davacının ise kozmetik fabrikasında çalıştığı, 900 TL geliri olduğu, babasına ait evde kira ödemeden müşterek çocuk ile birlikte oturduğunun tespit edildiği görülmüştür.Yargılama sırasında davacı ve tanıklar, davacının çalıştığı işyerinden çıktığını, şu an çalışmadığını beyan etmişlerdir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalının çalıştığı işyerinden ne kadar maaş aldığının, davalının çalıştığı.... Firmasından araştırılmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemecece yapılacak iş, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını tam ve sağlıklı olarak saptadıktan ve özellikle davalının sosyal ve ekonomik durumunun denetime imkan verecek nitelikte araştırılarak, gelirinin tam ve sağlıklı olarak tespit edilip, sonucuna göre, müşterek çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları, tarafların gelir durumu ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun nafakaya hükmetmek gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.