Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14253 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7811 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : MUSTAFAKEMALPAŞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/06/2013NUMARASI : 2008/99-2013/333Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; idarenin sorumluluğunda bulunan ormanlık alandan geçen elektrik hatları nedeni ile yangın çıktığını,.........-Kızılpelitli Mevkiinde başlayan yangının ..... Yılanlı mevkiine ilerlediğini, yangın söndürüldüğünde yanan alanın çok geniş bir alan olduğunun tespit edildiğini, yangının elektrik hattını taşıyan direğin ağaç olması ve dibinden çürüyerek devrilmesi sonucu çıktığını, davalı kurumun elektrik hatlarını geçirdiği yerlere ve kurmuş olduğu direklerin bakımını yapmak zorunda olduğunu, bu direklerin beton ya da demir olması gerektiğini, yangına sebep olan direğin ağaçtan olduğunu ve bakımsızlıktan devrilerek orman yangını çıkardığını, dilekçe ekinde sunulan tazminat raporlarında söndürme giderleri ve diğer masrafların hesaplandığını, davalı şirkete ödeme hususunda müracaat edildiği halde herhangi bir sonuç alınamadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 254.020,28 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı bakımından reddi gerektiğini, yangının 28.08.2006 tarihinde meydana geldiğini, yangın çıkan bölgede kurum elemanlarınca yapılan inceleme sonucunda ..... Köyü Enerji nakil hattında tahmini olarak 56 ya da 60 nolu direğin dibinden yatık olduğu, ancak direğin motorlu testere ile yarıdan itibaren kesildiğinin görüldüğünü, kaldı ki iletkenlerde orman yangınına sebep olabilecek ark izine rastlanmadığı gibi hattın geliş ve gidiş yönünde bulunan ağaçlarda yanık izi görülmediğini, bahse konu direk üzerinde 3 adet VKS izalatörlerin sağlam olduğunun tespit edildiğini, enerji nakil hattında yangın söndürme çalışmaları sırasında yıkılma ihtimali olabileceği gibi ormanda ağaç kesim çalışmalarının da olabileceğinin dikkate alınması gerektiğini, davalı kurumun haksız bir fiilin veya kusur ve ihmalinin olmadığını, yangının tamamen başka sebeplerden kaynaklandığını, davanın haksız olduğunu, bu nedenle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 123.689,00 TL'nin olay tarihi olan 28/08/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava, orman yangını neticesinde ortaya çıkan zararın tazmini talebine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.6100 sayılı HMK'nun 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur.Aynı kanunun 281. maddesinde ise, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan, iki elektrik mühendisi ve bir orman mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 16.06.2011 tarihli kusur raporu tereddütleri gidermesi ve hakkaniyete uygunluğu yönüyle yerinde bir rapordur. Ancak, iki orman yüksek mühendisi tarafından müşterek düzenlenen 27.07.2009 tarihli zarar raporu ve sonrasında bu rapor ile bağlantılı hazırlanan 03.10.2011 tarihli ve 29.06.2012 tarihli ek zarar raporları ile kadastro bilirkişisi ve orman yüksek mühendisi tarafından müşterek hazırlanan 28.01.2013 tarihli zarar raporu arasında çelişkiler mevcuttur. 27.07.2009 tarihli zarar raporu ve sonrasında hazırlanan ek raporlarda toplam zarar 258.509,51 TL olarak hesaplanmışken, 28.01.2013 tarihli raporda toplam zarar 137.432,22 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkeme kararı incelendiğinde 28.01.2013 tarihli zarar raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Bu rapor ele alındığında raporda bahsedilen kavramların yeterince izah edilmediği, verilerin somut şekilde gerekçelendirilmediği, raporun incelemeye ve denetlemeye yeterince elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece zarar raporları arasındaki çelişkileri giderici, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, yeni bir rapor alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.