Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14209 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11178 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların 05/07/2010 tarihinde evlendiklerini, davalının tartışma çıkararak müşterek evdeki ev eşyalarını ve arabayı alarak müşterek haneyi terk ettiğini, taraflar arasındaki evliliğin son bulması ile taraflara ait olan ve 39 kalemden ibaret olan ev eşyalarının 1/2'sinin müvekkiline ait olduğunun tespiti ile eşyaların bedeli olan 8.585 00 TL'nin 1/2'sinin müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, tarafların müşterek evde bulunan ev eşyalarının tümünün müvekkili tarafından kredi çekilmek sureti ile alındığını, bu nedenle haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulü ile belirlenen eşyaların davacı ve davalının müşterek mülkiyetinde olduğunun tespitine, tarafların ortaklığın giderilmesi davası açmakta muhtariyetine dair karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davalıda bulunan ev eşyalarının ve eşya bedellerinin 1/2 sinin davacıya ait olduğunun tespiti talebine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HUMK'nun 76.maddesi gereği olayları açıklamak taraflara hukuki nitelemeyi yapmak hakime ait bir görevdir. Davacı her ne kadar açtığı davada davalıdaki eşyaların ve eşya bedelinin 1/2 sinin kendisine ait olduğunu ve tespitini talep etmiş ise de dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davalıda bulunan eşyalara ilişkin taraflar arasında bulunan çekişmenin giderilmesini istediği anlaşılmaktadır.Hukuki yarar, dava şartı olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. 6100 sayılı Yasanın 25, 31, 119. maddeleri gereğince; mahkeme, açılan bu davayı aydınlatmalıdır. Davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davacının dava dilekçesinde eşyaların bedelini de miktar olarak belirtmesi nedeni ile, 08.05.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda tespit edilen eşya bedeli (5.280,00 TL) de dikkate alınarak, mahkeme bu davayı alacak davası (eda davası) olarak görmelidir.Ayrıca mahkemenin, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında, açık ve tereddüde yol açmayacak şekilde infazı kabil karar vermesi gerekir.(HUMK. md. 388- HMK. md. 297). Ancak; 6100 sayılı HMK 26. maddesi (HUMK 74. Madde) gereğince; hakim iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı dilekçesinde, ortaklığın giderilmesine ilişkin bir talepte bulunmamasına rağmen, mahkemece talep aşılarak "tarafların ortaklığın giderilmesi davası açmakta muhtariyetine" karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece anılan ilkeler ışığında infazı kabil bir karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.