MAHKEMESİ : YALOVA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/03/2014NUMARASI : 2013/492-2014/160Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali veya tenkisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde; tarafların murisi İ. H. P.'ın, Yalova 3. Noterliği'nin 16/04/2008 tarih ve 04290 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi ile üç adet taşınmazını ve üzerindeki evini davalılara vasiyet ettiğini, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarih itibariyle 80 yaşında ve iradesinin zayıflamış durumda olduğunu, murisin ölümünden önce davalılar ile birlikte yaşadığını ve bu vasiyetnameyi oğlu Adnan ile gelini Asiye'nin baskısı ile düzenlediğini belirterek, vasiyetnamenin ehliyetsizlik ve hile nedeniyle iptalini, bunun mümkün olmaması halinde ise tenkisini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu vasiyetname düzenlenirken, murisin akli melekelerinin yerinde olduğuna dair Yalova Devlet Hastanesi Baştabipliği'nce düzenlenen 16.04.2008 tarih ve 1534 sayılı hekim raporunun alındığını, ayrıca kendilerinin vasiyetname düzenlemesi konusunda hiçbir müdahaleleri olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; dava konusu vasiyetname düzenlenirken murisin akli melekelerinin yerinde olduğuna dair sağlık raporu alındığı, bu kapsamda murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyeti bulunmadığına yönelik talebin yerinde olmadığı gerekçesi ile vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, yine murisin tasarruf dışı kalan terekesinin davacıların saklı payını karşıladığı gerekçesi ile de tenkis talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere, Türk yargı sisteminde hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, hâkim tarafların istekleri (taraflarca hazırlama ilkesi) ile bağlı tutulmuştur(HUMK m.72, 75, HMK. m. 24,25).Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz. Ancak, hâkim bilirkişi deliline kendiliğinden (resen) başvurabilir(HUMK. m.275, HMK. m. 266).Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırları dâhilinde olmak üzere, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında tarafları dinleyebilir ve gerekli delillerin gösterilmesini ve verilmesini emredebilir(HUMK. m. 75/3, HMK. m 31 - Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Baskı: İstanbul 2001, Cilt:2 Sf: 1922).Somut olayda, davacı taraf, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihde 80 yaşında ve iradesinin zayıflamış durumda olduğunu, ayrıca davalı oğlu ile gelininin baskısı ve korkutması sonucu bu vasiyetnameyi düzenlediğini belirterek, vasiyetnamenin ehliyetsizlik ve irade sakatlığına dayalı olarak iptalini talep etmektedir. Fiil ehliyeti yokluğu; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele fiil ehliyetinin nisbi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da zorunlu kılmaktadır. Esasen TMK. nun 409/2. maddesinde de, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.Şu durumda, ehliyetsiz olduğu ileri sürülen mirasbırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekmektedir.Bununla birlikte davacı taraf vasiyetnamenin iptaline ilişkin istemini, murisin davalı tarafça korkutulması ve baskı altına alınması, eş söyleyiş ile murisin iradesinin sakatlanmış olduğu iddiasına da dayandırmaktadır. Buna karşın mahkemece gerekçeli kararda davacının bu iddiasına yönelik olarak dosyada mevcut delillere neden itibar edilip edilmediği açıklanmamış, gerekçeli kararda bu hususa değinilmemiştir. O halde mahkemece, davacı tarafın tüm delilleri toplanarak, ehliyetsizlik iddiası yönünden, işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, yine davacının murisin iradesinin sakatlandığı yönündeki iddiasına ilişkin olarak da bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.