Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14195 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8927 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İZMİR 17. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/04/2014NUMARASI : 2013/75-2014/268Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların düğün törenlerinden sonra balayına gidecek olmaları sebebiyle düğünde takılan ziynet eşyaları ile düğün öncesi müvekkiline ait olan inci kolye ve pırlanta yüzükten oluşan tüm takıları davalının annesine teslim ettiklerini, hatta bu esnada davalının düğünde takılan altınların cins ve miktarını bir kağıda yazdığını, davalının annesine teslim edilen bu ziynet eşyalarının bir daha müvekkiline iade edilmediğini, davalı tarafça evden kovulan müvekkilinin hiçbir kişisel ve ziynet eşyasını alamadan evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek, 29 adet çeyrek altın, 4 adet yarım altın, 1 adet altın bilezik, 2 adet altın ata, 1 adet pırlanta yüzük, 1 adet inci kolye, küpe ve bileklikten oluşan set ile 1.000 TL ve 200 Euro nakit paranın aynen ya da bunun mümkün olmaması halinde 10.000 TL ziynet eşyası bedelinin yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların düğün töreninde takılan takıları balayına gidecek olmaları sebebiyle, müvekkili tarafında sayılıp not edildikten sonra müvekkilinin annesine teslim ettiklerini, ancak balayı dönüşü tarafların bu altınları geri alarak kendi evlerine götürdüklerini, davacının bu altınlardan bir kısmını bozdurarak bilezik aldığını, kalan kısmını ise ne şekilde kullandığını müvekkilinin bilemediğini, davacı tarafın müvekkili davalının annesinin evinde çıkan tartışma sonucu oradan ayrılarak müşterek konuta geldiğini, müvekkilinin ise annesinin evinde kaldığını, davacının ailesinin de müşterek konuta gelerek 1,5 ay süreyle burada davacı ile birlikte kaldıktan sonra, davacının tüm kişisel eşyalarını ve ziynet eşyalarını da alarak evden ayrıldığını, ayrıca taraflar arasındaki boşanma davasında davacı (boşanma davasında davalı) kadının tam kusurlu olduğu tespiti sonucu boşanmaya karar verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davacı kadının, ziynet eşyalarının evden ayrılırken zorla elinden alındığı ve götürmesine engel olunduğu, bu eşyaların davalıda kaldığı yönündeki iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Bu bağlamda kural olarak davacı kadın, dava konusu ettiği ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken bunların zorla elinden alındığını, ziynetlerin müşterek hanede ya da davalıda kaldığını ispat etmek zorundadır. Zira; olağan olan ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Somut olayda davacı kadın ziynet eşyalarının düğün töreninden sonra davalının isteği ve bilgisi dahilinde davalının annesine teslim edildiğini iddia etmektedir. Davalı koca ise davacı kadının bu beyanlarını kabul etmiş ve fakat dava konusu ziynet eşyalarının kısa bir süre sonra davacı tarafa iade edildiğini belirtmiştir. Davalı kocanın, ziynet eşyalarının düğünden sonra annesine teslim edildiği yönündeki kabul beyanları ile davacı kadın ziynet eşyalarının zilyetliğinin davalı tarafa geçirildiği yönündeki iddiasını ispat etmiş olup, bu kez ziynet eşyalarının balayından sonra davacı kadına iade edildiği yönündeki iddiasını ispat yükü davalı kocaya geçmiştir. Bu kapsamda, davalı koca ziynet eşyalarının, annesine teslim edilmesinden bir süre sonra davacı kadına iade edildiğini (geri verildiğini) ispat etmekle yükümlüdür ve davalı bu hususu ispat edemediği takdirde ziynet eşyalarının iadesinden sorumlu olacaktır.O halde mahkemece, ziynet eşyalarının düğünden hemen sonra davalı tarafa (davalının annesine) teslim edildiğinin sabit olması karşısında, davalı kocanın bu ziynet eşyalarının davacı tarafa geri verildiği yönündeki iddiasını ispat ile yükümlü olduğu gözetilerek, buna göre yapılacak değerlendirme ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine dair hüküm tesisi isabetsiz olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.