Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14171 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12667 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde taraflar ve vekilleri gelmediler. Evrak üzerinde inceleme yapılarak işin karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının davalıdan 15/01/2001 tarihinde ... ... Mah. 5958 parselde bulunan taşınmazı satın aldığını, davacının satın aldığı tarihte davalının ilgili parsel üzerine kredi kullanmış olması nedeni ile ipotekli olmasından dolayı tapuda devir işlemini yaptıramadığı ancak aralarında bir şahit huzurunda satış senedi yaptıkları, satın alınan gayrimenkul kaba inşaat halinde yapı olduğu, davacının, geri kalan inşaatı tamamladığı, tüm vergilerini kendisinin yatırdığını, 2005 yılında ipotek şerhinin kaldırılmasından sonra, tapu kaydını devralmak istediğinde tapu kütüğünde ilgili gayrimenkul üzerinde .... İl Müdürlüğünün 04/05/2004 tarih haciz kaydı, ... Vergi Dairesinin 27/05/2004 tarih haciz kaydı, .... Sigorta İl Müdürlüğünün 03/01/2005 tarihli haciz kayıtlarının var olduğu, bu haciz kayıtlarına ilişkin borçların ödenip haciz kaldırma yazılarının getirilmediği sürece tapu devir işleminin gerçekleşmeyeceğinin kendisine bildirildiği, bu nedenle de, bedelini ödediği taşınmazın devrini alamadığını beyan ederek, satışa konu olan yerin tahmini bedeli olan 120.000 TL.'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacı ile davalı arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin 15.01.2001 tarihli olduğu, sözleşmenin yapıldığı tarih ile dava tarihi (07.02 2011) arasında, 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği ileri sürülerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK md.706, BK md 213, Tapu Kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60). O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda, taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Haricen taşınmaz satışına ilişkin sözleşmelerde, 07.06.1939 tarih ve 1936/31 Esas 1939/47 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, Borçlar Kanunun 61 ve 66.maddelerindeki zaman aşımı uygulanmaz. Aynı kanunun 125.maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı uygulanır. Taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan BK 125.maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir.Taraflar arasında taşınmaz satışına ilişkin harici satış sözleşmesi yapıldığı ve davacı tarafından satış bedelinin ödendiği hususu ihtilafsızdır. Uyuşmazlık; dava konusu olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı noktasına ilişkindir. Dosyada mevcut dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının incelenmesinden, 2004 yılından başlamak üzere taşınmaz üzerinde muhtelif hacizlerin bulunduğu, en son 04.02.2011 tarihinde taşınmaza haciz konulduğu görülmektedir. Geçersiz satış sözleşmelerinde, alıcı satıcının tapuda ferağ vermesini bekler. Ferağ verme yönündeki umudunun kesildiği takdirde, verdiği parayı isteme hakkı doğar. İşte satış parasının geri verilmesi davalarında, zamanaşımının başlangıcı, bu ümidin kesildiği veya satışın yapılmasının imkan dahilinden çıktığı ya da tapu devir yapma olanağının ortadan kalktığı tarih olmaktadır.Somut olayda, taşınmaz üzerinde en son 04.02.2011 tarihli haczin bulunduğu sabittir. Taşınmazın hacizli olarak bu hali ile tapu devrinin yapılması mümkün bulunmadığından zamanaşımın başlangıcında esas alınamaz. Diğer bir ifade ile, son haciz tarihi olan 04.02.2011 tarihi itibariyle tapu devrinin yapılması mümkün değildir. Bu tarih itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi başlatılsa bile, dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır.Ayrıca; haricen davacıya satılan taşınmazda, davacının zilyetliği devam ettiği sürece, zamanaşımı süresinin işlemeyeceği açıktır.Taraflar arasındaki harici satış sözleşmesi 15.01.2001 tarihli ve taşınmaz üzerindeki haciz şerhi de 04.02.2001 tarihinde işlenmiş olmasına göre, bu tarih itibariyle zamanaşımı dolmuş ise de taşınmazın davacının elinde bulunması sebebiyle zamanaşımının işlemeyeceği bu nedenle de zamanaşımının reddinin gerekip gerekmeyeceği hususları belirlenip, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.