Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14159 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 925 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma talebinin davanın mahiyeti itibariyle reddine karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, ...numaralı tarımsal sulama aboneliklerinin olduğunu, davalı ... şirketinin, düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 100 TL kayıp-kaçak bedelinin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 06.11.2015 tarihli dilekçesi ile de talebini 5.473,84 TL'ye yükseltmiştir.Davalı, kayıp-kaçak bedelinin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile yapılan yargılama neticesinde; davalı ... şirketinin, kayıp-kaçak bedelini elektrik abonesi olan davacı şirketten tahsil etmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne, 100,00 TL'nin dava tarihi olan 30/01/2015 tarihinden itibaren kalan 5.373,84 TL'nin ise ıslah tarihi olan 10/11/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.1-) Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.Davanın açıldığı tarihte(30.01.2015) yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.6335 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re'sen incelenir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde davacının 1000538649, 1002563220, 1000060465 numaralı tarımsal sulama aboneliklerinin olduğu belirtilmiş, ancak mahkemece davacının tacir sıfatının bulunup bulunmadığı, aboneliklerinin türü araştırılmamış, buna rağmen Ticaret Mahkemesi sıfatı ile yargılama yapılmıştır.Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle ilgili yerlere müzekkere yazılarak yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde davacının tacir sıfatının bulunup bulunmadığı, işin her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili bir iş olup olmadığı tespit edildikten sonra, re’sen görev hususu değerlendirililerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile Ticaret Mahkemesi sıfatı ile yargılama yapılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.2-) Bozma nedenlerine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.