MAHKEMESİ : ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2010/66-2013/575Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, davalılar ile aralarında .... Ltd.Şti adına kurulu bulunan .... Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Özel Dal Merkezinin İşletilmesi amacıyla 06.06.2007 tarihli sözleşme düzenlendiğini, sözleşmeye göre ortaklıktaki hissesinin % 15 olduğunu, ortaklıktaki tüm yönetim gelir-gider işlemlerinin kontrolünün davalılarda olduğu halde kendisine bilgi verilmediği gibi kar payı da ödenmediğini ileri sürerek, adi ortaklığın feshine, ödenmeyen kar payı olarak 10.000,00 TL'nin hak kazanma tarihlerinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile, ortaklığın parasal değerinin hissesine karşılık da 10.000,00 TL'nin temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan alınmasını, fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasını istemiş, yargılama sırasında davasını ıslah ederek 97.526,69 TL artırarak 117.526,69 TL'nin ödetilmesini istemiştir.Davalılar, davacının şirketteki hissesini Ordu 1. Noterliğinin 09.11.2009 tarihli hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini, devir işleminin Ticaret Sicil Gazetesinde de ilan edildiğini, sözleşme de ayrılan ortağın ortaklık payının ne şekilde ödeneceğinin belirlendiğini, dolayısıyla da davacının hissesine düşen ortaklık payının geri ödenmesinde sözleşmede belirlenen bu kuralın uygulanmasının asıl olduğunu bildirerek, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece; davanın kabulü ile davalıların 10.000,00 TL'yi hak kazanma tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte, 10.000.00 TL'de temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte, 97.526,69 TL'yi de ıslah tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıların davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Bir dava da ileri sürülen maddi olguları kanıtlamak taraflara, bu maddi olgulara dayalı olarak uyuşmazlığı nitelemek ve uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve uygulamak hakime ait bir görevdir. (HUMK 76. HMK.33.md.)Taraflar arasında düzenlenen 06.06.2007 tarihli sözleşmede ..... Ltd.Şti.'nin, özel fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde sınırlı olmak üzere davacı İ.. K..'in % 15 hissesi olduğu, hissesine düşen karşılığı nakit olarak ödeyeceği ve şirkete ait bankadan kullanılacak kredi vb. borçlanmalar için bir taahhüt altına girmeyeceği, davalı doktorların şirkette çalışma karşılığı olarak aylık 10.000 TL ücret alacakları, davacı doktorun şirketin 3 hekime ihtiyaç duyması halinde aynı şartlarla çalışacağı, davacının çalışmayı istememesi halinde 3.hekim giderleri şirket tarafından ödenmek üzere işe alınacağı şirketten ayrılmak isteyen ortağın katılım bedeli yıllık % 3 üzerinden hesaplanan bedelle şirketin mali durumuna göre 3, 6, 9. aylarda ve üç eşit taksitle ödeneceği kararlaştırılmıştır.Türk Borçlar Kanunu'nun 620. Maddesinde; "Adi Ortaklık Sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme " denilerek sözleşme unsuru açıkça belirtilmiştir.Ortaklar, ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bir sözleşme etrafında birleşirler. Sözleşmenin kurulması için tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanlarını açıklamaları gerekir. Adi ortaklık, ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulur. Ortak amaçtan bahsedebilmek için, sözleşme ile ulaşılmak istenen hedefin bütün ortaklar için müşterek olması gerekir.TBK'nun 620. maddesinde; “ortak bir amaca erişmek üzere” ifadesiyle açıkça belirtilen ortak amaç unsuru, sözleşmenin temel unsurudur. Ortakların, ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmeleri de yeterli değildir. Bu nedenle, ortakların ayrıca bu amacı gerçekleştirmek üzere çalışmalara katılmayı ve bu amaçla işbirliği yaparak birlikte çaba göstermeyi de taahhüt etmeleri ve bu hususta üzerlerine düşeni yapmaları gerekir. Yani ortaklar, ortak amacın gerçekleşmesi için eşit durumda gayret ve özen gösterme yükümlülüğü altındadırlar. Sözleşme de ortaklar için sermaye payı koyma yükümlülüğünün öngörülmüş olması, birlikte çaba gösterme yükümlülüğüne de yer verildiği anlamına gelmez. Bu unsurun sözleşmenin içeriğinde yer alması gerekir. (N.Barlas 38, O.H.Ş.117.sy)Diğer bir deyimle, taraflar arasındaki ilişkinin ortaklık olarak kabul edilebilmesi için sözleşme, sözleşmeyi yapacak kişiler, sermaye payı, ortak amaç ve işbirliği unsurları bulunmalıdır.Taraflar arasında düzenlenen sözleşme; bu açıklamalar ışığında incelendiğinde; TBK.620. maddesinde tanımını bulan adi ortaklığın unsurları bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek taraflar arasında sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; 06.06.2007 tarihli sözleşme hükümlerine göre davacının alacağı miktar, uzman bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak belirlenmeli ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.