MAHKEMESİ : KUMLUCA 1. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 13/01/2015NUMARASI : 2014/202-2015/24Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dilekçesinde; davalı ile, Kumluca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2008/256 Esas ve 2008/624 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuklar B. Ç., Kayra ve H. K.'ın velayetlerinin kendisine verildiğini; kendisi için 250,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar B. Ç. için aylık 100,00 TL, Kayra için aylık 100,00 TL ve H. K. için aylık 75,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede, çocukların okul giderlerinin artması, paranın alım gücü ve nafakanın yetersizliği nedeniyle yoksulluk nafakasının 1.000,00 TL'ye ve iştirak nafakasının her üç çocuk için ayrı ayrı 500,00'er TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı davaya cevap vermemiştir. Duruşmadaki beyanında davanın reddini istemiştir.Mahkemece; yoksulluk nafakası yönünden davacı kadının maddi durumunun iyileştiği göz önünde bulundurularak yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine, iştirak nafakası yönünden tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olmadığından yerleşik Yargıtay kararlarına göre ÜFE oranında ve dava tarihi göz önünde bulundurularak B. Ç. için 150,00 TL, Kayra için 150,00 TL, Hüseyin Kenan için 100,00 TL ve her yıl ÜFE oranında artışına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının artırım istemine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinden bir isbatsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,Davacı vekilinin iştirak nafakasının artırımına ilişkin temyiz sebepleri yönünden;Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.Türk Medeni Kanunu'nun 330/1 maddesi gereğince; nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bululundurulur. Türk Medeni Kanunu'nun 331. maddesi gereğince; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarının yeniden belirler.İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.Kumluca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2008/256 Esas ve 2008/624 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuklar B.Ç. için aylık 100,00 TL, Kayra için aylık 100,00 TL ve Hüseyin Kenan için aylık 75,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir.Somut olayda; velayet hakkı annede olan müşterek çocuklar B.Ç.in 1999 doğumlu, Kayra'nın 2005 doğumlu, H. K.'ın 2007 doğumlu olduğu, davacının esnaf olduğu, aylık 1.000,00 TL geliri olduğu, 500,00 TL ev kirası verdiği, adına kayıtlı tarım arazisi ve aracı olduğu, davalının ise ekonomik ve sosyal durumunun tespit edilemediği anlaşılmıştır.İştirak nafakası artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki boşanma dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.Davalının ekonomik ve sosyal durumu tam olarak araştırılmaması, boşanma davası ile arada geçen süre, nafakanın niteliği ve müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı düşük olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.Mahkemece; nafaka yükümlüsü bulunan davalı babanın ekonomik ve sosyal durumunun ayrıntılı bir şekilde araştırılıp tespit edilmesinden sonra, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, iştirak nafakasının niteliği, davalının gelir durumu nazara alınarak, önceki boşanma davası ile arada geçen süre dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.