Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13984 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5723 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 8. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2013NUMARASI : 2013/842-2013/1805Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili; tarafların Ankara 3. Aile Mahkemesinin 2010/364 esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, davalı için aylık 280 TL yoksulluk, müşterek çocuk için aylık 175 TL iştirak nafakası takdir edildiğini, davalının çalışmaya başladığını belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, müşterek çocuk için ödenen iştirak nafakasının da aylık 100 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalı için Ankara 3. Aile Mahkemesi'nin 2010/364 Esas 2011/1692 Karar sayılı ilamı ile takdir edilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasına, müşterek çocuk için ödenen iştirak nafakasının aylık 100 TL'e indirilmesine yönelik talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.''TMK’ nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Yine HGK.nun 28.02.2007 tarih ve 2007/3-84 E.95 K.sayılı kararında da asgari ücretle çalışılmakta bulunulması yoksulluğu ortadan kaldıran bir durum olarak kabul edilmemiştir. Bu durum ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; davalının boşanma kararından sonra aylık asgari ücret ile çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Kendisine aylık 280 TL yoksulluk nafakası bağlanan davalının geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunludur. Yerleşik Yargıtay'ın uygulamalarına göre asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ilke olarak kabul edilmiştir (HGK'nun 1.5.2002 gün 2-397 E-339 K. Sayılı kararında olduğu gibi). Bu nedenle davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, tarafların sosyo-ekonomik durumları nazara alınarak yoksulluk nafakası miktarında hakkaniyete uygun bir indirim yapmaktan ibarettir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.