Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13979 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11650 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dava dilekçesinde; 2003 yılında T.C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'ne askerlik hizmetinin borçlandırılması talebinde bulunduğunu, kurumca isteminin kabul edilerek hakkında borçlanma fişi tanzim edildiğini, daha sonra borçlandırılma talebinden vazgeçtiğini, vazgeçme dilekçesini süresinden sonra verdiği gerekçesi ile vazgeçme dilekçesinin işleme konulmadığını, maaşından kesintilerin yapıldığını, bunun üzerine idare mahkemesinde dava açtığını, mahkemece talebinin kabul edildiğini, borçlandırma işleminin iptali üzerine maaşından yapılan kesintilerin iadesini talep ettiğini, talebin sonuçsuz kalması üzerine başlattığı icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptalini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın İş Mahkemesinin görev alanına girdiğini belirterek; davanın öncelikle görev yönünden reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davacının Emekli Sandığına bağlı çalışan bir memur olduğu gerekçesi ile davaya bakma görevinin idare yargıda olduğu belirtilerek; yargı yokluğu nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava; sağlık memuru olarak görev yapan davacının askerlik borçlanması tahakkuk tablosundan vazgeçme isteğinin reddedilerek maaşından yapılan kesintilerin, redde ilişkin kararın idare mahkemesince iptali üzerine davalıdan istirdatı için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.Dosya içeriğinden; davacının askerlik borçlanması tahakkuk tablosundan vazgeçme isteğinin reddine ilişkin 16.09.2003 tarihli Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü işleminin iptali için idare mahkemesinde dava açıldığı, mahkemece, davacının 02.07.2003 tarihli borçlanma fişinin tebellüğ belgesinde ve ayrıca 28.07.2003 tarihinde kurumuna verdiği dilekçesinde borçlanma isteğinden vazgeçtiğini belirttiği, idari yazışma prosedüründen kaynaklanan gecikme sonucu söz konusu dilekçenin 30 günlük süre geçtikten sonra davalı idare kayıtlarına girmesinden dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle vazgeçme isteğinin reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesi ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, kararın ... denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davada; davacının maaşından yapılan kesintilerin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istendiğine göre, taraflar arasında idari yargı denetimine tabi idari bir işlemin bulunmadığı açıktır. Ortada bir idari işlem söz konusu olmayıp, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılmış bir itirazın iptali davası bulunmaktadır.TBK. m.77/1'e göre zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK. m. 79 ve 80'de "aynen geri verme ilkesi"ne göre düzenlenmiştir.Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.Hal böyle olunca mahkemece, tarafların tüm delilleri toplanıp, hasıl olacak sonuca göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde yargı yolu yokluğu nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.