MAHKEMESİ : BURSA 7. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2013/864-2014/353Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada; nafaka alacaklısı kadının çalışmaya başladığı gerekçesiyle aylık 400,00 TL olarak ödenmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılması bu talep kabul görmez ise nafakanın aylık 150,00 TL'ye indirilmesi talep edilmiştir.Mahkemece; nafaka alacaklısı davalının bir kolejde çalıştığı, maaşının asgari ücretin üzerinde olduğu, dava açıldıktan sonra kendi isteğiyle işinden ayrıldığı, nafaka alabilmek için kötüniyetli davrandığı, öğretmen olduğu için iş bulabilme imkanının yüksek olduğu gerekçeleriyle davanın kabulü cihetine gidilerek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk durumunun ortadan kaldığı gerekçesiyle açılmış nafakanın kaldırılması/indirilmesi istemine ilişkindir.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; tarafların 2010 yılında evlenip; 2012 yılında anlaşmalı boşandıkları, boşanma sırasında davacı kocanın kadına aylık 400,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiği, ingilizce öğretmeni olan davalı kadının boşanmadan sonra 02.09.2013 tarihinde bir kolejde öğretmenliğe başladığı, bunun üzerine davacının 2013 yılında eldeki nafaka kaldırım davasını açtığı, bu davanın yargılaması sırasında davalı kadının 23.01.2014 tarihinde istifa ederek işinden ayrıldığı ve karar tarihinde işsiz olduğu anlaşılmaktadır.Türk Medeni Kanunu'nun 176/3. maddesi gereğince; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılılabilir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir.Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2007 tarih ve 2007/3-84 E.;95 Karar sayılı ilamında ise "Asgari Ücret seviyesinde gelirinin bulunması" yoksulluğu ortadan kaldıracak bir olgu olarak kabul edilmemiştir.Diğer taraftan TMK'nın 176/4. maddesinde; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde; nafaka miktarının değiştirilmesi yada kaldırılması isteklerinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi icap eder.Buna göre; nafaka anlaşmalı boşanma sonucu belirlense dahi; nafaka borçlusunun gelir ve mal varlığında, sonraki zamanlarda elinde olmayan çeşitli sebeplerle gerçek ve önemli ölçüde azalma olup, nafakanın ödenmesinin çekilmez bir hal aldığı durumlarda nafaka hakkaniyete uygun bir miktar indirilebilir.Tüm bu bilgiler ışığında somut olaya baktığımızda; nafaka borçlusu davacının ekonomik ve sosyal durumunda boşanmadan sonra bir değişiklik olmadığı, nafaka alacaklısı kadının ise boşandıktan sonra kolejde öğretmen olarak çalışmaya başladığı, böylece mali durumunda olumlu yönde değişikler olduğu açıktır ancak bu durum yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasını gerektirecek bir durum değildir. Zira; davalının çalışmaya başladığı özel kolejde öğretmenlik her an için sona erebilecek nitelikte bir iş olup, sabit ve güvenceli değildir. Geçici işlerde çalışmak yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre devamlı çalışma güvencesi olmayan bir işte çalışılması kişiyi yoksulluktan kurtarmaz.Hal böyle olunca mahkemece; nafaka alacaklısı kadının düzenli gelir getiren bir işinin bulunmadığı hususu göz önünde bulundurularak davacının nafakanın kaldırılmasına yönelik istemi reddedilip, TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.