MAHKEMESİ : ANKARA 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/07/2014NUMARASI : 2014/270-2014/223Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, davalının 03.08.2012 tarihinde kuyu suyu aboneliği olmadan kaçak atıksu kullandığının tespit edildiğini, kaçak atıksu bedelinin tahsili için Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2012/11581 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin 751977 numaralı kuyu suyu aboneliğinin ve 947732 numaralı şebeke suyu aboneliğinin bulunduğunu, kullanılan su bedellerinin davalı tarafından ödendiğini, davalının kaçak atıksu kullanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 1.031,80 TL asıl alacak, 13,48 TL işlemiş yasal faiz olmak üzere 1.045,28 TL için davalının itirazının iptaline, takibin Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2012/11581 sayılı dosyası üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kaçak atıksu bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Kaçak atıksu bedelinin ASKİ Tarifeleri Yönetmeliğinin 55. maddesinde belirtilen yönteme göre hesaplanması gerekirSomut olayda, 03.08.2012 tarihli Kaçak Atıksu Uzlaştırma Tutanağı ile davalının kuyu suyu aboneliği olmadan atıksu kullanması nedeniyle atıksu bedelinin hesaplandığı, Uzlaştırma Tutanağının 17.03.2010 tarihli ve 2010-1424 nolu tutanağa istinaden düzenlendiğinin belirtildiği, davalı tarafından kullanıldığı iddia edilen toplam 113.109,10 TL kaçak atıksu bedelinin tahsili amacıyla, davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2012/11581 esas sayılı dosyası ile 25.09.2012 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine ve borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında düzenlenen 21.03.2013 tarihli Bilirkişi Raporunda, davalının 04.05.2010 tarihinde 751977 nolu kuyu suyu abonesi olduğu, 01.06.1999 tarihinde şebeke suyu abonesi olduğu, kaçak atıksu kullanımının davacı tarafından 17.03.2010 tarihli ve 2010-1424 nolu tutanakla tespit edildiği belirtilerek, tutanak tarihi olan 17.03.2010 tarihi ile kuyu suyu aboneliği tarihi olan 04.05.2010 tarihi arasındaki 72 günlük süre için kaçak atıksu bedeli hesaplandığı ve davalının davacıya ödemesi gereken miktarın toplam 1.045,28 TL olduğunun tespit edildiği, davalının takibe itirazının 112.063,82 TL'lik miktar açısından haklı olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.Ancak, dosya kapsamında bilirkişi raporunda belirtilen 04.05.2010 tarihli 751977 nolu kuyu suyu aboneliği sözleşmesinin, 01.06.1999 tarihli şebeke suyu aboneliği sözleşmesinin, 17.03.2010 tarihli ve 2010-1424 nolu tutanağın bulunmadığı, bu evraklar tamamlanmadan rapor alındığı anlaşılmaktadır.Mahkemece hükme dayanak yapılan tekli bilirkişi raporu Yargıtay ve taraf denetimine elverişli olmayıp, hüküm kurmaya yeterli değildir.Mahkemece, yukarıda belirtilen ve dosya kapsamında bulunmayan eksik evraklar tamamlandıktan sonra, işyerinin tutanak tarihindeki durumu, davacı vekilinin rapora vaki itirazları ile davalının atıksu bedelini ödediğine ve talebin mükerrer olduğuna ilişkin savunması da dikkate alınmak suretiyle, öncelikle davalının kaçak atıksu kullanıp kullanmadığının tespit edilmesi, kaçak atıksu kullandığının tespiti halinde ise, yönetmelik hükümleri doğrultusunda işyerinin büyüklüğü, çalışan sayısı, işyeri faaliyetinin yürütülmesinde suyun rolü, emsal işyeri tüketimleri gibi unsurlar dikkate alınmak suretiyle atıksu bedelinin hesaplanması için üç kişilik bilirkişi heyetinden gerekçeli ve denetime uygun rapor alınmasından sonra yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.