MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilin, dava konusu 162 ada 8 parsel sayılı taşınmazı davalıdan satın aldığını, ancak Tapu Sicil Müdürlüğünce dava konusu taşınmazın ikinci kez kadastroya tabi tutularak tescil edilmiş olması nedeniyle müvekkili adına oluşan tapu kaydının iptal edilerek tapu kütüğünden terkin edileceği hususunun bildirildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın dava tarihindeki değerinden şimdilik 10.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 16.07.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 46.200 TL ye yükseltmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; 10.05.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporu esas alınarak davanın kabulüne, 46.200 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, tapusu iptal edilen dava konusu taşınmaz arsa vasfında olduğundan, dava tarihindeki değerinin, bu tarihten önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının, fiyat artış endeksleri uygulanmak suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle belirlenmesi gerekir.Ne var ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan, taşınmazın keşif tarihindeki serbest piyasa m² birim fiyatı esas alınmak suretiyle rayiç değer belirlenmiş olup, alınan rapor geçersizdir.Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve dava tarihine yakın zaman içinde yapılmış; özel amacı olmayan emsal satışları bildirmeleri için imkân tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilerek, bu emsallere göre taşınmazlara değer biçilmesi için keşif yapılması yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan denetime imkan veren ve bilimsel verileri içeren rapor alınması suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hazırlanan rapor esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Ayrıca, bir miktar paranın tahsili istemiyle açılan alacak davalarında, asıl alacak tutarının sonradan yargılama sırasında ıslah yoluyla artırılması, sadece ve ancak davadan önce temerrüdün gerçekleşmediği durumlarla sınırlı olarak, ıslah yoluyla artırılan tutara yürütülecek faizin başlangıç tarihini etkiler; davalının açılan davayla birlikte temerrüde düştüğü, davadan önce temerrüdün gerçekleşmediği hallerde, ıslahla artırılan tutara, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. ( HGK. nun 3.7.2002 günlü ve 2002/9–564 Esas 2002/572 Karar, 5.3.2003 günlü ve 2003/9-76 Esas 2003/126 Karar, 19.09.2007 günlü ve 2007/11-604 Esas 2007/592 Karar sayılı ilamları)Şu durumda; ıslahla artırılan tutara, ıslah tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken, alacağın tamamına dava tarihinden faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.