MAHKEMESİ : KÜTAHYA 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 01/10/2014NUMARASI : 2014/235-2014/996Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından, katılma yoluyla da davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında görülen Tavşanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/813 E.-2002/1159 K.sayılı boşanma ilamı ile davacı kadın için hükmedilen 50,00 TL yoksulluk nafakasının aradan geçen süre dikkate alınarak yetersiz olduğunu, davacının gelirinin bulunmadığını belirterek 450,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; boşandıktan sonra yeniden evlendiğini, iki çocuğunun olduğunu, birinde gelişim geriliği, diğerinde obezite rahatsızlığının bulunduğunu, masraflar yaptığını, maaşının yetmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının 175,00 TL artırılarak 225,00 TL’ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Dosya kapsamına göre davacı kadının ev hanımı olduğu, babasına ait evde kira ödemeden oturduğu, Kaymakamlıktan 3 aylık 200,00 TL mağdur aylığı aldığı, davalının sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre ise, imam olduğu, aylık 2.343,00 TL maaş aldığı, yeniden evlendiği, 2004 ve 2012 doğumlu iki çocuğunun olduğu camiye ait köy evinde ücretsiz kaldığı tespit edilmiştir.Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, davacı kadın için hükmedilen en son yoksulluk nafakası miktarına, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki olumsuz değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının fazla olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece; önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, ÜFE artış oranı da dikkate alınarak hakkaniyete uygun oranda artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.