Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13863 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8826 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2013NUMARASI : 2011/101-2013/231Taraflar arasında görülen istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av.V.. Ç.. ile aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av.M.. S.. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin 22.10.2014 günü saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin Deniz Elektronik isimli mağazasını 12/01/2011 tarihinde arayan şahsın 23 adet buzdolabının 32.000,00 TL'ye alımı konusunda davacı şirket ortaklarından S.. D.. ile görüştüklerini, malların tesliminin Arçelik'in Eskişehir'de bulunan deposundan yapılacağının söylediğini, davacı şirketin elemanının malları teslim almak üzere Eskişehir'e gönderildiğini, depodan malların teslime hazır olduğu ve ilgili firma tarafından onay verildiği takdirde teslim edileceği bilgisinin alındığını, bunun üzerine davacı şirketin aranarak paranın davalı A.. B..'in Garanti Bankasında bulunan hesabına gönderilmesini istediğini, davacının 32.000,00 TL'yi, havale masrafı ödememek için bir arkadaşının hesabından internet yoluyla havale ettiklerini, ancak para gönderilmesine rağmen malların davacıya teslim edilmediğini, A.. B..'e ulaşılarak paranın iade edilmesini istediklerini, paranın iade edilmediğini, davalı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, davalı tarafından iadesinden imtina edilen 32.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı A.. B.. cevabında; 12/01/2011 günü kendisiyle irtibata geçen bir müşterinin 32.000,00 TL'lik peşin altın alacağını söylediğini, anlaştıklarını, bu şahsa hesap numarasını verdiğini, hesabına 32.000,00 TL yattığını, bunun üzerine şahsa 32.000,00 TL tutarında altın verdiğini, bir buçuk saat sonra Kütahya/Tavşanlı'dan bir şahsın arayarak havale alıp almadığını sorduğunu, havaleyi aldığını ve şahsa altın verdiğini söylediğini, kendisinin bu olayla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, sebepsiz zenginleşme koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacının, dava dilekçesinde açıkladığı olaylarla ilgili davalı ve dava dışı 3. şahıslar hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/15699 numaralı dosyası ile hazırlık soruşturmasının devam ettiği anlaşılmaktadır.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.Yapılan bu açıklamalar ışığında; davalı hakkında devam eden, ceza soruşturması neticesi beklenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.