Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13853 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16974 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : HENDEK ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 22/05/2014NUMARASI : 2013/572-2014/298Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; tarafların Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/333E-2010/325K sayılı ilamıyla boşandığını, mahkemece davalının, davacıya ve müşterek çocuğa aylık ayrı ayrı 550,00TL nafaka ödemesine karar verildiğini, geçen sürede nafakada artırım olmadığı gibi ekonomik koşulların değiştiğini, müşterek çocuğun büyümesi sebebiyle ihtiyaçlarının arttığını, davacının da herhangi bir işte çalışmadığını iddia ederek davacı lehine ödenen yoksulluk nafakasının aylık 1.500,00 TL'ye, müşterek çocuk için ödenen iştirak nafakasının aylık 2.000,00 TL çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; tarafların anlaşmalı boşandıklarını, davalı müvekkilinin nafaka borcunu her ay ödediği gibi ayrıca okul ve diğer ihtiyaçlarında da yardımcı olduğunu, nafaka borcu karşılığı olmak üzere ..... plakalı aracı davacıya devrettiğini, sosyal durumlarında herhangi bir değişiklik olmadığı halde nafakanın arttırılma talebinin haksız olduğunu, talep edilen miktarın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı Y.. Ç.. lehine taktir edilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 825TL ye , müşterek çocuk Berat Dinçer için taktir edilen iştirak nafakasının yine dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.100TL ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.''TMK'nun 176/4. maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; davacının ev hanımı olup gelirinin olmadığı, davalının ise özel bir şirketin ortağı olduğu anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE 12 aylık ortalama artış oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktara hükmetmekten ibarettir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.