MAHKEMESİ : BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/03/2013NUMARASI : 2012/496-2013/166Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; davalının Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli olduğunu 2005-2009 yılları arasında tam gün çalışanlar için ön görülen ek ödemeden yararlandırılması amacıyla yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali için açtığı davada öncelikle kabul kararı verilerek davalıya ödenen ek ödeme farkının daha sonra reddi yönünden Danıştay 11. Dairesi 2008/12048 Esas 2009/6698 Karar sayılı kararı ve yine aynı hükme uyulması suretiyle verilen İstanbul 7.İdare Mahkemesinin 2009/1809 Esas 2010/964 Karar sayılı kararı neticesinde 195.786,55TL borç tutarından 151.391,33TL'lik kısmını 31.05.2011 tarihinde iade ettiğini, bakiye 44.619,20TL'nin "kamu zararı" olarak değerlendirildiğini iddia ederek, iş bu 44.619,20TL'nin 31.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin 3153 sayılı yasa gereği 5 saat çalışmasının tam gün çalışma olması nedeniyle döner sermaye gelirlerinden tam zamanlı çalışan personel gibi faydalanmak amacıyla İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 2006/1783 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, verilen karar nedeniyle 2005 yılından başlayarak davanın reddine kadar geçen sürede tam zamanlı çalışan personel gibi döner sermaye ödemesi yapıldığını, İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 2009/1809 Esas 2010/964 Karar sayılı kararının, Danıştay 11. Dairesi 2008/12048 Esas 2009/6698 Karar sayılı kararı ile bozulduğunu ve İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 2009/1809 Esas- 2010/964 Karar sayılı kararı ile davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini Mahkeme kararı ile verilen karar sonucunda yapılan ödemelerin müvekkiline gönderilen tahsilat yazısı neticesinde 31.05.2011 tarihinde iade ettiğini, müvekkilinin temerrüdünün söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalının ödemesi gereken 44.619,20TL'nin İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün 31.10.2011 tarih ve 311428 sayılı yazısı ile "kamu zararı" olarak değerlendirildiği, hastane tarafından borcu ödemesi için 16.11.2011 tarihinde davalıya tebligat yapıldığı, döner sermaye ödemesinin kesinleşmemiş mahkeme kararına dayanılarak alınması ve iade edilebileceğinin bilinmesi unsurları göz önüne alındığında 31.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan talep etme hakkının bulunduğu gerekçesi ile; davanın kabulüne 44.619,20TL ödemenin 31.05.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda; davalı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji bölümünde görevli uzman doktor olarak çalışmakta iken tam gün çalışanlara ödenen ek ödemelerden yararlandırılması talebiyle Sağlık Bakanlığına başvurduğu, başvurunun reddi üzerine, red işleminin iptali amacıyla İdare Mahkemesinde açtığı davada ilk olarak verilen kabul kararının Danıştay tarafından bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verildiği, red kararının da 09.08.2010 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacı Sağlık Bakanlığı tarafından davalıya 26.05.2011 tarihli ihtarname gönderilerek, idare mahkemesi kararı gereği davalıya ödenen 151.392,33TL ana para ile 25.05.2011 tarihi itibariyle yasal faiz toplamı olan 44.395,22TL'nin tebliğden itibaren 30 gün içinde iade edilmesinin talep edildiği, davalı tarafından 31.05.2011 tarihinde ana para olan 151.391,33TL'nin iade edildiği fakat 44.395,22TL'nin iade edilmediği, davacı Sağlık Bakanlığı tarafından da 44.395,22TL'nin tahsili amacıyla da iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.BK'nun 101.maddesi uyarınca (6098 sayılı TBK. 117. Madde) muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. O halde, iade borcu para borcu şeklindeyse iade talebinde bulunulmasından itibaren temerrüt faizi işleyecektir.Zenginleşen ister iyiniyetli, ister kötüniyetli olsun, kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılması olanaklı değildir. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizi yürümesi için borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir (HGK.6.2.2008gün ve 2008/3-40-102 s.).Somut olayda; davalının (yani iade borçlusunun) temerrüde düşürüldüğü tarihin, davacının İdare Mahkemesinde açtığı davada verilen hükmün kesinleştiği 09.08.2010 tarihi kabul edilerek faizin bu tarihten başlatılması gerekirken, mahkemece davacı tarafından davalıya yapılan ödeme tarihinden hesaplanan 44.395,22TL faiz alacağının tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.O halde mahkemece; yukarıdaki yapılan açıklamalar ve kanun hükümleri çerçevesinde davalının sorumlu olduğu faiz borcunun miktarının tespiti bakımından konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.