Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13841 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7346 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İZMİR 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2014NUMARASI : 2014/3350-2014/3474Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin 2000 yılından bu yana eşi ve çocukları ile birlikte 254/A No:6 Mustafa Kemal Mahallesi ..../.... adresinde ikamet ettiğini, 2001 yılının Ocak ayında davalı kurumdan yetkililerin gelerek müvekkilinin eşine kaçak elektrik işlemi uygulayarak tutanak tuttuklarını, 2002 yılının Ekim ayında müvekkilinin semtine elektrik aboneliği verilmeye başlandığını ve 23.10.2002 tarihinde düzenlenen 01360466-0 sayılı abonelik sözleşmesi ile müvekkiline elektrik verildiğini, 2002 yılında başlayan aboneliğin 2009 yılı başına kadar kesintisiz bir şekilde devam ettiğini, müvekkilinin eşi hakkında kaçak elektrikten dolayı devam eden ceza davaları sonuçsuz kalınca kurum yetkililerinin 29.01.2009 yılında müvekkilinin evinin elektriğini kestiklerini, kesme işlemine kadar müvekkilinin hiç bir borcu bulunmadığından davalı kurumca işlemin iptali için İzmir 1.Tüketici Mahkemesi'nin 2010/278 E sayılı dosyasında dava açtıklarını, bu davanın 30.12.2010 tarihinde 2010/1030 sayılı kararı ile Yargıtay incelemesinden geçmekle kesinleştiğini, davalı kurumun bu kesme işleminin 2 yıl sürdüğü ve bunun neticesinde ağır zarar uğradıklarını iddia ederek, çocuklardan Recep için 4.000 TL, davacı Serkan için 6.000 TL, Ayfer için de 10.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacılardan A.. K..'nın eşi ve diğer davacıların babası Ali Kaya hakkında müvekkili kurum tarafından İzmir 4. İcra Müdürlüğü'nün 2002/7998 E sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlunun icra dosyasına itiraz etmediği ve hakkındaki takibin kesinleştiğini, bu nedenle davacının eşi A.K.'nın elektriğinin kesildiğini, bunun üzerine davacı A.. K..'nın abonelik aldığı ve o şekilde elektrik kullanmaya devam ettiklerini, aralarında imzalanan Perakende Satış Sözleşmesi gereğince abonenin borçtan dolayı elektriğinin kesilmesinde şirket ile yapılan diğer aboneliklerinde elektriğinin kesilebileceği hükmünün bulunduğu, davacı ile eşi aynı çatı altında yaşadığı için elektriğin kesildiğini, davacı A.. K..'nın kendisine ait olan borçlarını ödediğini fakat A.K.'nın aboneliğine ait borcun ödenmediğini, davacı ile eşinin bu şekilde hareket etmelerinin borçtan kurtulma ve ödememe kastı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalı kurumun elektrik kesme işleminde kusurlu olduğu, bu durumun dava için bağlayıcı olan kesinleşen İzmir 1. Tüketici Mahkemesinin 2010/1030 sayılı kararla belirlendiği, davacı A.. K.. ile çocukları S.. K.., A. K.'nın elektriğin kesilmesinden dolayı zor durumda kaldıkları, kişilik hakları yönünden manevi zarara uğradıkları gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacılardan R.. K.. için 2.000 TL, S.. K.. için 4000 TL, A.. K.. için 5.000 TL olmak üzere toplam 11.000 TL manevi tazminatın 29.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davacı Ayfer'in eşi ve diğer davacıların babası olan dava dışı A. Ka.'nın kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla davacı Ayfer'in abone olduğu elektriğin kesilmesi nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü içermektedir. Ayrıca, “hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği” ve “hak arama özgürlüğünün dürüstlük kuralına uygun kullanılma koşuluyla sınırlı olduğu, bir kişinin zarara kendi kusuru ile sebebiyet vermesi halinde zarara o kişinin kendisinin katlanması gerektiği” genel hukuk ilkelerindendir.Bu durumda, yukarıda açıklamalar dikkate alınarak, hakkında kaçak elektrik kullanmaktan tutanaklar tutulan dava dışı A. K.'nın davacı Ayfer'in eşi ve diğer davacıların babası olması, davacıların kaçak elektrik kullanımına konu edilen meskenden ayrı bir yerde yaşadıklarının iddia ve ispat edilmemesi karşısında; davacı Ayfer ile davalı arasındaki abonelik sözleşmesinin 4.maddesindeki ''Abonenin kendi adına kayıtlı veya kullanıcı olduğu herhangi bir abonedeki borcundan dolayı, kendi adına kayıtlı veya kullanıcı olduğu diğer abonelerdeki elektriği kesilebilir.'' hükmü de göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.