MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 16. SULH HUKUK MAHKEMESİ (KAPATILAN KADIKÖY 3.SULH HUKUK MAHKEMESİ)TARİHİ : 04/10/2012NUMARASI : 2009/511-2012/1013 Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, davacının tedavisini üstlenen davalı hastane ve istihdam ettiği, doktorun ameliyat ve tedavi sırasındaki kusurları nedeniyle oluşan zararların tazminine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı vekilinin dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5 500,00 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalıların kusuru bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 Sayılı HMK.'nun geçici 1. maddesinde “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle eldeki uyuşmazlıkta görev, dava tarihi itibariyle yürürlükteki usul hükümlerine göre belirlenecektir. Dava tarihi itibariyle kısmi dava açmak mümkündür. Alacaklı alacağının tümü hakkında dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belli bir kesimini dava edebilir. Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan HUMK'un 4. maddesi gereğince, dava konusu alacak, alacağın son kesimi ise mahkemenin görevi dava edilen alacak miktarına göre belirlenir. Eğer dava konusu alacak, alacağın son kesimi değilse, yani alacağın dava dışı bırakılan diğer bir kesimi de var ise çekişmeli olan alacak miktarının tamamına göre mahkemenin görevi belirlenir. Ayrıca, karar tarihi itibariyle ve halen yürürlükte bulunan HMK'nın 4. maddesinde sulh hukuk mahkemesinin görevlendirildiği davalar tek tek belirtilmiş olup, aynı yasanın 2. maddesinde ise dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olacağı belirtilmiştir. Somut olayda, davacı fazlaya dair haklarını saklı tutarak 5.500,00 TL'nin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davacının zararı hususunda inceleme yapılmaksızın davalıların kusuru bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda dava tarihi itibariyle kısmi dava açmış olan davacıya saklı tuttuğu alacak miktarı açıklattırılmak suretiyle ve sonucuna göre belirlenecek miktarın Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırını (dava tarihi itibariyle 7 080,00 TL'yi) aşması durumunda alacağın ilk kesimini dava ettiği gözetilerek mahkemece HUMK'nun 4. maddesi ve HMK'nın 2 ve 4. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilerek dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın re'sen bozulması gerekmiştir. Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.