MAHKEMESİ : DENİZLİ 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 10/12/2013NUMARASI : 2013/49-2013/123Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı asil Ü.. S.. ile vekili Av. F.. D.. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av. H.. E.. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin "Ö.... Oto" ticaret ünvanı ile otomobil yetkili servisi, bakımı ve yedek parça satımı alanlarında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin aynı zamanda "otokar" firmasının Denizli'deki yetkili servisi olduğunu, davalı şirketin ise Denizli Belediyesine ait şehiriçi taşımacılık işini yapmakta olup, araçlarının büyük bir kısmının otokar marka olduğunu, davalı firmanın otokar marka araçlarının servis, bakım, tamir, v.b.işlemlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkili davacı ile davalı firmanın cari hesap ilişkisi içinde çalıştıklarını, müvekkili tarafından davalı firmanın servis, bakım ve tamir işleri yapılan araçlara ilişkin faturalar kesildiğini, bu faturalar karşılığında davalı firma tarafından bir kısım ödemeler yapıldığını, ancak müvekkilinin davalı firmadan 2010 yılından 51.902,13 TL alacağı kaldığını, müvekkili tarafından 23.02.2011 tarihinde davalı firmaya hesaplar ile ilgili mutabakat faksı gönderildiğini, davalı firmanın da cevabi olarak 51.902,13 TL borçları bulunduğuna mutabık olduğuna ilişkin faks gönderdiğini, ancak davalı firmanın bu miktarda mutabık olduğunu kabul etse de borcunu ödemeye yanaşmadığını, bunun üzerine davalı firma hakkında Denizli 1.İcra Müdürlüğünün 2011/1067 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve %40'dan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin bir kısım araçlarının servis bakımları ile kazalı araçların tamiratlarının otokar firmasının yetkili servisi olan davacıya yaptırıldığını, davacının garanti kapsamında olan işler için de fatura kestiğinin anlaşılması üzerine hesap mutabakatı konusunda davacı ile görüşme yapıldığını, ayrıca bu durumdan otokar firmasının da haberdar edildiğini, davacının alacağına dayanak yaptığı fatura ile önceki faturalarda belirtilen hususların önemli bir kısmının garanti kapsamında olduğunun otokar şirketi yetkililerince de belirtilmesi üzerine davacı ile uzlaşma sağlanamadığını, davacının iddia ettiği üzere bir hesap mutabakatı söz konusu olmadığını, davacının kötü niyetli olarak garanti kapsamında olan işlere ilişkin haksız ödemeler tahsil ettiğini, davacının yaptığını iddia ettiği işlere ait irsaliye, fatura, vs. belgelerin incelenmesi halinde önemli bir kısmının garanti kapsamında olduğunun ortaya çıkacağını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunarak, davacı aleyhine %40'dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece; ''...davacı tarafından kabul edilerek davalı alacağına kaydedilen ancak yasal süreden sonra yeni bir fatura düzenlemek suretiyle davalıya iade edilmek istenen davacıya ait 01.07.2010 tarih ve 70998 nolu 53.601,26 TL bedelli iade faturası dikkate alınmadığında 31.05.2011 icra takip tarihi itibariyle davacının, davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak,'' gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; araç tamirinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalıya ait araçların servis, tamir, bakım vb. işlemlerinin davacı tarafından yapıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafça gerçekleştirilen işlemlerin garanti kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.Mahkemece, S.M.M.M. bilirkişiden alınan 18.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda; ''...davacı tarafından kabul edilerek, davalının alacağına kayıt edilen, ancak yasal süreden sonra yeni bir fatura düzenlemek suretiyle davalıya iade edilmek istenen 01.07.2010 tarih ve 70998 nolu 53.601,26 TL bedelli iade faturası dikkate alınmadığında 31.05.2011 icra takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı, taraflar arasındaki anlaşmazlığın kaynağını oluşturan davalıya ait 06.02.2010 tarih 415315 nolu 53.601,27 TL'lik iade faturası içeriğinde belirtilen ve iadeye konu edilen davacıya ait 28 adet faturanın haklı nedenle düzenlenip düzenlenmediği hususunun teknik bir konuyu içerdiğinden bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı'' belirtilmiştir.İktisatçı bilirkişiden alınan 14.01.2013 tarihli bilirkişi raporunda; ''...davalı şirket iade faturasını kabul etmemişse de, 51.902,13 TL borçlu bulunduğunu kaşe ve imzası bulunan mutabakat ile kabul ettiği, bu kabul doğrultusunda davalı şirket her ne kadar ticari defterlerine davacının iadeyi iade faturasını işlememişse de, mutabakat uyarınca 51.902,13 TL alacağın tahsili için yürütülen takibin devamı gerekeceği, ancak konu bu yönüyle hukuki nitelik arzettiğinden takdirin mahkemeye ait olduğu, ...mahkemece iade faturalarının ve ayıp ihbarlarının sürelerinin üzerinde durulması ve bu husus gözetilerek neticeye varılması yönünde kanaat hasıl olması halinde; taraflar arasındaki sözleşme ve hizmetlerin garanti kapsamında olup olmadığının, garanti kapsamında ise, bu durumda oluşan ayıbın aşikar yada gizli ayıp olmadığı ve dolayısıyla ihbarın ve fatura tanzim tarihlerinin süresinde olup olmadığı hususlarının teknik (makine müh.) bilirkişi yardımıyla belirlenmesi gerekeceği...'' belirtilmiştir.Mahkemece; 18.04.2012 tarihli Serbest Muhasebeci Mali Müşavir tarafından düzenlenen Bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.HMK'nın 266. (HUMK m.275) maddesi gereğince; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK'nın 279/2. maddesi gereğince; bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.Kural olarak bilirkişi raporu hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemez.Somut olayda; mahkemece aldırılan bilirkişi raporları taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözecek nitelikte olmayıp, hükme esas alınan S.M.M.M. bilirkişiden alınan rapor ile daha sonra iktisatçı bilirkişiden alınan rapor (alacağın varlığı noktasında)çelişmektedir.Mahkemece, davacı tarafından yapılan işlemlerin ve dava konusu faturalar kapsamındaki mal ve hizmetmerin garanti kapsamında olup olmadığı hususları inceleme konusu yapılmamış, sadece tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmıştır.Bu durumda mahkemece; taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin incelenmesi ve davacı tarafından yapılan servis, bakım, tamir vb. işlemler ile davalıya ait 06.02.2010 tarihli 53.601,27 TL iade faturası içeriğinde belirtilen ve iadeye konu edilen davacıya ait 28 adet fatura kapsamındaki mal ve hizmetlerin garanti kapsamında olup olmadığı hususlarında , önceki bilirkişiler dışında aralarında üniversitelerin Otomotiv Ana Bilim Dalından seçilecek öğretim üyesi sıfatını haiz bilirkişinin de bulunduğu üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan, dosyadaki bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri de giderecek şekilde, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen ve aralarında aykırılık bulunan raporlardan 18.04.2012 tarihli S.M.M.M. bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.