MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 04/11/2014NUMARASI : 2014/86-2014/750Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2009 yılında boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalı lehine aylık 325 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının babasının 2007 yılında vefat ettiğini, davalı lehine 300 TL yetim aylığı bağlandığını, davalının emekli maaşı alma hakkına 34 gün kala Bağkur kaydını müvekkilinden nafaka almak için dondurduğunu, müvekkilinin icra dosyasına ve nafaka dosyasına ödediği miktarların dışında kendisine 800,00 TL kaldığını, tüm bu nedenlerle yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline nafaka ödemek istemediğini, davacının borçlu olduğu icra dosyasının muvazaalı olduğunu, davalının babasından aylık 205 TL maaş aldığını, halen annesiyle oturduğunu, boşanma davasından sonra davalının gelir durumunda değişiklik olmadığını, davacının maddi durumunun iyi olduğunu, davalının gelir durumunun düşük olduğunu, bu yüzden sigorta primini yatıramadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile; davalı lehine takdir edilen aylık 325,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656 E.-688 K.sayılı kararında yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir.Yine; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını imkansız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir seviyesi olarak kabul edilmemektedir (HGK 07.10.1998 gün 1998/2-656 G.688 K., HGK 28.02.2007 gün ve 2007/3-84 E.-95 K.sayılı kararları).Somut olayda, tarafların 2009 yılında boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davalı lehine aylık 325,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalının babasının vefatı sebebiyle 200 TL yetim aylığı aldığı, oturduğu ev için kira ödemediği, davacının ise emekli astsubay olduğu, 2/3 hissesi kendisine ait evde kira vermeden ikamet ettiği anlaşılmaktadır.Nafaka alacaklısı kadının aldığı ücretin, yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Ayrıca sırf davalı prim borcunu yatırmadığı için mevcut nafakanın kaldırılması da isabetli değildir.O halde, mahkemece; davalı tarafından muhtemel emekli maaşı alındığında, şu anda aldığı yetim aylığının kesilip kesilmeyeceği araştırılmalı, ortaya çıkacak aylık gelir durumunun, yukarıda Hukuk Genel Kurulu Kararı'nda ifade edildiği üzere asgari ücret seviyesinin altında kalıp kalmayacağı belirlenmeli, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Muhtemel Bağkur maaşı bağlandığında, yetim aylığının kesilip kesilmemesi durumuna göre davalının aylık geliri asgari ücret seviyesini geçmeyecekse, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, çoğun içinde az da vardır ilkesi doğrultusunda, TMK'nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar verilmelidir. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.