Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13755 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6505 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ELBİSTAN 1.ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 16/09/2013NUMARASI : 2012/385-2013/406Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların 17.08.1988 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten üç çocuklarının bulunduğunu, çocuklardan Mehmetcan ve Zehra'nın küçük olup, okula gittiklerini; davalı eşin, evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, eş ve çocuklarına ilgisiz ve sorumsuz davrandığını, evin ihtiyaçlarını temin etmediğini ileri sürerek; davacı eş için aylık 500 TL, müşterek çocuklar için ise ayrı ayrı 250 TL olmak üzere toplam 1000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve her yıl ÜFE oranında artılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı tebligata rağmen cevap vermemiştir. Mahkemece; “Tedbir nafakasının ayrı bir dava açılarak talep edilmesi halinde, Türk Medeni Kanununun 197 nci maddesine göre davacı ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispatlamak zorundadır. Davacı ve davalının ikamet adreslerinin aynı olması ve yapılan kolluk incelemesinde birlikte yaşadıkları anlaşıldığından davacının tedbir nafakası talebinin reddine karar vermek gerekmiş, çocuklar için istenen tedbir nafakası için çocukların davacı ile birlikte ayrı olarak yaşadıkları ispat edilemediğinden tedbir nafakası taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş, tedbiren verilen nafakanın da kaldırılmasına karar verilmiştir. gerekçesiyle” davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Davada, davalı eşin evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, çocuklarıyla ilgilenmediği ileri sürülerek, davacı eş ve çocuklar için tedbir nafakası istenilmiştir.TMK.nun 186/son maddesinde, eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerektiği vurgulanmıştır. Aynı Kanunun 195.maddesi uyarınca da, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği taktirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. TMK.nun 197/2.maddesine göre, birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin malların yönetimine ilişkin önlemleri alabileceği gibi, aynı kanunun 196/1.maddesi gereğince de (eşler birlikte yaşarken), ailenin geçimi için davalının yapacağı parasal katkıyı belirleyebilir. Davacının, talebinin salt ayrı yaşamada haklılık iddiası olarak algılanıp, birlikte yaşadıklarından bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Kaldı ki, fiilen davacı anne yanında bulunan müşterek çocuklar için başkaca bir koşul aranmaksızın, davalı babanın katkıda bulunması zorunlu olduğu (TMK.nun 185 ve 186.maddeleri) düşünülmeksizin, yazılı şekilde küçükler için istenen nafakanın da reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.