MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar, muris ...'in ... 17. Noterliği tarafından tanzim edilen 02.03.2005 tarihli vasiyetnamesi ile davacıları mirastan ıskat ettiğini, vasiyetnamede mirastan ıskat sebebi olarak gösterilen hususların doğru olmadığını, oğlunun ölüm sebebi yönünden murisin açıkça hataya düştüğünü, bunun dışında vasiyetnamenin şekil yönünden de hukuka aykırı olduğunu, murisin akıl sağlığının yerinde olup olmadığı yönünde tam teşekküllü bir devlet hastanesinden rapor alınmaksızın sağlık ocağında görevli bir pratisyen hekimden alınan raporla yetinildiğini belirterek, vasiyetnamenin iptali ile davacıların miras payları oranında terekeye iştirakine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalılar ....ve ..., davacıların iddialarının yerinde olmadığını, hukuka uygun vasiyetnamenin geçerli olduğunu ve mirastan ıskat sebeplerinin açıkça gösterildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı ..., murisin davacıların mirastan çıkartılmalarına ilişkin vasiyetnameyi haklı sebeplerle tanzim ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ..., davacı tarafın iddiaları yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; dosyanın akıl sağlığı yönünden yapılacak bir bilirkişi incelemesi amacıyla benzer davalarda olduğu gibi ... Kurumu'na bu haliyle gönderilmesi durumunda, bu kurum tarafından muhakkak surette tıbbi belgelerin de celbi isteneceğinden ve bu belgeler ibraz edilmedikçe rapor verilemediği bilindiğinden, davacı tarafın başkaca, örneğin tanık beyanlarıyla da desteklenmeyen, sırf murisin yaşına dayalı olarak ileri sürülen iddiaların soyut mahiyette olduğu ve murisin oğlunun ölümünden kısa zaman önce hakkında yapılan asılsız şikayet olduğu şeklinde vardığı kanının, tamamen gerçeklikten uzak, soyut, olaylarla bağlantısı olmayan, yaşlı bir insanın kapıldığı kuruntu neticesinde oluşmuş bir kanı olduğu anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle davanın M.K.'nun 512.maddesinin 3.fıkrasının 1.cümlesine göre kabulüne, ... ve .... oğlu, 1917 doğumlu ...'e ait ... 17. Noterliği tarafından tanzim edilmiş, 02/03/2005 tarihli düzenleme şeklinde vasiyetnamenin (mirastan ıskat) davacıların saklı payı oranında geçersizliğine ve iptaline, vasiyetnamenin tamamiyle iptali yönündeki talebin reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-) Dava vasiyetnamenin iptaline ilişkindir.Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun” fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9.maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10.maddesinde de, fil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek” ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “eylem ve işlev ehliyeti olarakda tarif edilerek aynı yasanın 13.maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.11.06.1941 tarih 4/21 Esas-Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmayacaktır. Temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. (HGK. 18.07.2007 tarih 2007/1-553 Esas, 2007/556 Karar) Somut olayda, muris 1917 doğumlu olup, vasiyetnamenin düzenlendiği 02.03.2005 tarihinde 88 yaşındadır. ... ... Sağlık Ocağı Tabibliğinden verilme 02.03.2005 tarihili murisin akıl ve şuur melekelerinin yerinde olduğu ve her türlü hukuki ehliyeti olduğunu bildirir hekim raporu düzenlenmiştir. Yargılama sırasında dava konusu vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında tanık olarak imzaları bulunanlar dinlenmiştir.Bu durumda; hukuki ehliyet durumunun yetkili sağlık kurulundan alınan rapor ile kanıtlanması esastır. Mahkemece, davacıdan murisin vasiyetname tarihindeki sağlık durumunu gösterir hastane kayıt, reçete, rapor, sağlık karnesi vs. gibi delilleri re'sen sorulup istenerek, vasiyetnamenin tanziminde alınan hastane raporu da celp edildikten sonra, vasiyetnamenin tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda ... Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. (HGK. 18.07.2007 tarih ve 583-556 ve HGK. 11.03.2015 tarih ve 1630-1011)Hal böyle olunca, mahkemece; ehliyetsiz olduğu ileri sürülen mirasbırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kağıtları ve film grafilerinin eksiksiz olarak celbedilmesi, sonrasında vasiyetname tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için ... Kurumundan rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, belirtilen bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.2-) Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazlı bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davacılar yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığı, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.