Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13741 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19020 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KARACABEY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2014NUMARASI : 2014/73-2014/361Taraflar arasındaki tazminat (kusursuz sorumluluk) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dilekçesinde;davalıya ait hayvanların kendisinin kullanımında olan tarlada ekili bulunan mısır ürününe zarar verdiklerinden bahisle Karacabey 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/132 D.iş sayılı dosyasında delil tespiti yaptırdığını,ilgili tespit dosyasında sunulan bilirkişi raporu ile zararın 3.472 TL olduğunun tespit edildiğini belirterek tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda belirtilen 3.472 TL'lik zarar ile tespit dosyasında yapılan masrafların, zararın tespit tarihi itibariyle faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde;kendisine ait hayvanların davacıya ait tarlaya zarar vermeleri sonrasında davacı tarafından yaptırılan delil tespiti ile zararın 985,53 TL olarak belirlendiğini,ancak daha sonra davacının kullanımındaki bu tarlaya başka hayvanların da zarar verdiğini,bunun sonrasında bilirkişiden ek rapor alındığını ve bu nedenle zarar miktarının 3.472,82 TL olarak belirlendiğini,bu nedenle kendisinin ilk raporda belirlenen 985,53 TL'lik zararı ödemeyi kabul ettiğini savunarak, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddini istemiştir.Mahkemece;davanın kabulü ile,4.075,62 TL maddi tazminatın 3.472,82 TL'sinin 12.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile,bakiyesinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara,kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,sair temyiz itirazları yerinde değildir.6100 sayılı HMK.nun 400-406.maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374. maddeleri) gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak doğurmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.Diğer taraftan HMK 266. md. hükmüne göre, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi inceleme yaptırılması, taraflarca öne sürülen itirazların yine bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerekir. Davalı tarafça açıkça veya örtülü olarak kabul edilmiş olmadıkça, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda davacı tarafça tek taraflı olarak yaptırılan delil tespiti sonucu düzenlenen tespit bilirkişi raporu benimsenerek hüküm verilemez.Somut olayda; davacı tarafından, davadan önce yaptırılan delil tespiti dosyasına sunulan ziraat bilirkişi raporunda, davacının kullanımında olan mısır ekili tarladaki zarar miktarı 3.472,82 TL olarak belirlenmiştir. Delil tespiti dosyası incelendiğinde, bu raporun davalı tarafa tebliğ edildiği, davalının ise, bu dosyada yapılan yargılama sürecinde cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanı ile delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tespit dosyasında sunulan bilirkişi raporu davalı aleyhine bir delil olarak kabul edilemez.Öyle ise; mahkemece, alanında uzman başka bir bilirkişiden taşınmazdaki zarar miktarının tespitine ilişkin rapor alındıktan sonra elde edilecek sonuç dairesinde hüküm tesisi gerekirken; eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir .Bundan ayrı olarak;davanın açılmasından önce 6100 sayılı HMK'nun m.400 ila 406. maddeleri uyarınca yapılan delillerin tesbitine ilişkin giderler,aynı kanunun 323. maddesinde yer alan yargılama giderlerindendir.Bu nedenle delil tespiti giderlerinin yargılama giderlerine dahil olduğu gözetilerek hüküm altına alınması gerekirken,mahkemece,tespit masraflarının asıl alacağa dahil edilerek hüküm altına alınması ve bu kısma dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.Bu durumda, mahkemece yukarıdaki esaslar gözönünde bulundurulmadan ,eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.