MAHKEMESİ : EDİRNE AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2013/793-2014/288Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının 2012 yılında boşandıklarını, boşanma ile birlikte davalıya 250,00 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, davalının iki adet evi olduğunu, evlerden birinde oturup, birini kiraya verdiğini, 300,00 TL yetim aylığı aldığını, ayrıca çocuk bakıcılığı yaptığını, kendisinin ise evlendiğini, kredi borçlarının bulunduğunu belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, olmadığı takdirde aylık 50,00 TL’ye indirilmesini talep ve dava edilmiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, Boşanma davasında davalı lehine takdir edilen 250,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 50,00 TL’ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; tarafların 11.07.2012 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, anlaşma gereğince davalı lehine 250,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği görülmüştür.Davalının iki tane evi bulunduğu, birinde oturduğu, diğerinden 500,00 TL kira geliri elde ettiği, ölen babasından 250,00 TL yetim aylığı aldığı, dinlenen tanık beyanları uyarınca çocuk baktığı ve bu işten gelir elde ettiği, emekli aylığı 2.400,00 TL olan davacının ise yeniden evlendiği, kendi evinde kaldığı, evinden başkaca gayrimenkulünün bulunmadığı anlaşılmaktadır.Nafaka alacaklısı kadının, elde ettiği gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir.Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadın hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasında indirim yapılması gerekli ise de, davalı hakkında hükmedilen aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının 200,00 TL indirilerek, davacı lehine aylık 50,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, mahkemece yapılan indirimin fazla olması nedeniyle hakkaniyete uygun bulunmamıştır.O halde, mahkemece yapılacak işin; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasında fazla miktarda indirim yapılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.