Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13619 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10163 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KONYA 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2013/685-2014/393Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesi ile; boşanma davasında verilen ve kesinleşen karar ile davacının davalıya ve ortak çocuğa 500.00'er TL nafaka ödemesine karar verildiğini, davalının davacıdan nafaka borcundan düşülmek üzere değişik tarihlerde para göndermesini istediğini, davacının nafaka borcuna karşılık olmak üzere davalının hesabına değişik tarihlerde para gönderdiğini, davalının daha sonra mükerrer olmak icra takibi başlattığını ileri sürerek icra takibi tarihi itibari ile davalının toplam nafaka alacağının 6,320.00 TL değil, 2.500,00 TL olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının icra takip tarihi itibari ile nafaka borcunun 2.459.00 TL olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Taraflar 24/12/2009 tarihinde açılan anlaşmalı boşanma davası sonucu 04/03/2010 tarihli karar ile boşanmış, karar 21/04/2010'da kesinleşmiş, davalı ve ortak çocuk Yusuf için 500.00'er TL nafaka takdir edilmiştir. Davalı, davacı aleyhine 17/08/2011 tarihinde nafaka alacağı için icra takibi başlatmış, bilirkişi raporunda davacının toplam nafaka borcunun 2.459,00 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme dayanak alınan bu bilirkişi raporunda; davacının 03.10.2011 tarihinde yaptığı 2.000 TL nafaka ödemesi de hesaba katılmıştır, davacının yalnızca icra takibi tarihine kadar yaptığı nafaka ödemelerinin borçtan düşülmesi gerektiğinden bilirkişi raporu yanılgılıdır.Ayrıca HUMK. 74.maddesinde; "Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla mukayyet olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Tahakkuk edecek hale göre talepten noksan ile hüküm caizdir" düzenlemesi bulunduğu gibi; HMK 26.maddesinde; "Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez" düzenlemesi yeralmaktadır.Hakim davacının talebi ile bağlı olup, bu talepten fazlasına karar veremez. Bunun gibi hakimin talepten başka bir şeye de hüküm vermesi yasaktır. Buna karşılık, mahkeme yapılan tahkikat sonunda gerçekleşecek duruma göre talepten noksanına hüküm verebilir.Kural bu olmakla birlikte, bu kuralın bir takım istisnaları vardır. Bunlar; kamu düzenine ilişkin haller(örneğin, babalık davası, velayetin ve şahsi münasebetin düzenlenmesi gibi); davalının, davacının davasını değiştirmesine ya da genişletmesine muvafakat etmesi; tenkis davasında dava dilekçesinde gösterilen miktardan fazlasına karar verilebilmesi (26.5.1965 gün ve 1965/2-781-223 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararı); mahkemece davacının talep sonucuna zımnen dahil olan talepler hakkında da karar verebilmesi; kanunen talepten başka bir şeye hüküm verilebilmesinin caiz olduğu durumlarda (örneğin, boşanma davasında ayrılığa hükmedilebilmesi) talepten başka bir şeye hüküm verilebilmesi şeklinde sıralanabilir (Prof.Dr.B.K., Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı 2001, Cilt 3, Sayfa 3081 vd.)Davacı talebinin aşılıp aşılmadığı ise öncelikle dava dilekçesi ve aşamalarda varsa ıslah dilekçelerinin kapsamıyla belirlenebilir.Somut olayda; davacı yan davalının alacağının 6.320.00.- TL değil 2.500.00.- TL olduğunu ileri sürerek bu miktar kadar borçlu olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiği halde talebi aşar şekilde davacının nafaka borcunun 2.459.00.- TL olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Mahkemece yapılacak iş; hükme dayanak alınan bilirkişi raporundaki hatayı giderecek ve talebi aşmayacak şekilde karar vermektir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.