Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1361 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17574 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KEŞAN 2.ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 04/04/2013NUMARASI : 2011/194-2013/192 Taraflar arasında görülen nafakanın artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada; iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılması talep edilmiş, mahkemece; davalının maddi durumunda bir artışın meydana gelmediği, davacının talebinin kabulü halinde davalının muhtaç duruma düşebileceği gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar davacı vekili temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep etmiş ise de, davanın niteliği gereği bu isteminin reddine, temyiz incelemesinin dosya üzerinde yapılmasına karar verilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakası artırımı istemidir. Dosya kapsamından; tarafların 28.01.1999 tarihli ilamla boşandıkları, boşanma ilamında davacı lehine 20,00 TL nafaka takdir edildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nce; istem bulunmadan yoksulluk nafakasına karar verilemeyeceği gerekçesiyle hükmün bozulması cihetine gidildiği, bozmaya uyan mahkemece, davacı lehine yoksulluk nafakası takdir edilmediği, bu ilamın 21.03.2000 günü kesinleştiği, davacının 10.10.2002 günü açtığı davayla yoksulluk nafakası talep ettiği, 29.01.2003 tarihli ilamla davacının nafaka talebinin reddine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere, davacı lehine takdir edilmiş bir yoksulluk nafakası bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, davacının yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin isteminin, lehine takdir edilmiş bir yoksulluk nafakası bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yanlış gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin iştirak nafakasına dair temyiz itirazına gelince; Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Somut olayda artırılması istenen iştirak nafakası miktarı; 23.05.2007 tarihindeki koşullara göre takdir edilmiş olup, işbu davanın açıldığı 06.05.2011 tarihine kadar geçen 4 yıl içinde 28.07.1998 doğumlu çocuğun büyüdüğü, ihtiyaçlarının artığı, paranın satın alma gücünün azaldığı, tarafların sosyal ve ekonomik koşullarında değişme ve gelişme olduğu açıktır. Hal böyle olunca; nafakanın niteliği, en son artırımdan itibaren geçen süre dikkate alındığında; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, eğitim durumu, paranın satın alma gücünün azalması hususları gözönünde bulundurularak, TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gereğince nafakanın en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması, böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle iştirak nafakasının artırılması isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.