Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13535 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9382 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakası artırım ve yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar, davacılardan Hediye ile davalının 2005 yılında boşandıklarını,müşterek çocuklar olan ... ve ...’un velayetlerinin davacılardan Hediye’ye verildiğini, ... için aylık 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak ...’in halihazırda 17 yaşında olup ihtiyaçlarının arttığını, ...’un ise 22 yaşında olup üniversitede eğitimine devam ettiğini, davalının uzman doktor olup gelirinin gayet iyi olduğunu, bunun yanında iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet veren bir şirketi de bulunduğunu ileri sürerek, ... için hükmedilen 250 TL’lik iştirak nafakasının aylık 750 TL’ye yükseltilmesini; ... için aylık 1.000 TL yardım nafakasına hükmedilmesini istemiştir.Davalı,söz konusu iş sağlığı ve güvenliği şirketinin %50 ‘sine sahip olduğunu ve bu şirketten 2015 yılı için aylık 3.000 TL geliri bulunduğunu,turizm sezonunun kötü gitmesi nedeniyle muayenehanesinden ise aylık 400 TL civarı geliri bulunduğunu, ikinci eşinden de ayrıldığını, ikinci evliliğindeki eşi ile kızına da aylık 1.000’er TL nafaka ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile;davacı ... için dava tarihinden itibaren aylık 350 TL yardım nafakasına;müşterek çocuk ... için hükmedilen aylık 250 TL’lik iştirak nafakasının ise dava tarihinden itibaren aylık 400 TL’ye çıkarılmasına ve söz konusu nafakaların davalıdan tahsiline karar verilmiş,hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava;iştirak nafakası artırım ve yardım nafakası istemine ilişkindir.TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.TMK.nun 330.maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir, şeklindedir.TMK'nun 331.maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir.TMK.nun 328/1.maddesinde “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.TMK.nun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.Somut olayda;davacılardan ...’in ...’da yüksek ticaret okulu öğrencisi olduğu ve dava tarihi itibariyle 17 yaşında olduğu,davacılardan ...’un ise ...’da yükseköğrenim öğrencisi olduğu ve dava tarihi itibariyle 22 yaşında olduğu ve dosya kapsamında yer alan ... Teşvik Dairesi’nin 08.12.2015 tarihli yazısına göre de eğitim ücretini ödemekle yükümlü kılındığı,davalı babanın sosyal ve ekonomik durum araştırma sonucuna göre ise doktor olduğu,aylık 3.000-4.000 TL arasında geliri bulunduğu,bir aracı bulunduğu anlaşılmaktadır.Yine dosya kapsamında yer alan araç bilgilerine göre davalı üzerine kayıtlı 5 adet araç bulunduğu ve bu araçlar üzerinde hacizler olduğu,davalının % 50’sine sahip olduğu iş sağlığı ve güvenliği şirketinin 9 aylık karının 58.833,93 TL olduğu ve davalının karının ise 9 ay için 29.416,97 TL olduğu anlaşılmaktadır.Dosya kapsamında yer alan ... 5. Aile Mahkemesi’nin 12.05.2015 tarih ve 2015/400 Esas 2015/380 Karar sayılı anlaşmalı boşanma ilam içeriği incelendiğinde ise,davalının ikinci eşi ile bu evliliğinden olan 2007 doğumlu kızı için aylık 1.000’er TL’lik iştirak ve yoksulluk nafakalarına hükmedildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda,tarafların yukarıda ifade edilen sosyal ve ekonomik durumları ve davalının ikinci eşinden boşanmasına ilişkin ... 5. Aile Mahkemesi’nin 12.05.2015 tarih ve 2015/400 Esas 2015/380 Karar sayılı anlaşmalı boşanma davasında hüküm altına alınan iştirak ve yoksulluk nafakaları dikkate alındığında,davacılar için hükmedilen nafakaların düşük olduğu anlaşılmaktadır.2-Hal böyle olunca mahkemece; davacıların ihtiyaçları ve davalının gelir durumu ile davalının gelir ve giderleri de dikkate alınmak suretiyle,davalının ikinci eşinden boşanmasına ilişkin ... 5. Aile Mahkemesi’nin 12.05.2015 tarih ve 2015/400 Esas 2015/380 Karar sayılı anlaşmalı boşanma davasında hüküm altına alınan iştirak ve yoksulluk nafakaları da gözetilmek suretiyle TMK'nun 4. maddesi gereğince hakkaniyete uygun nafaka miktarlarına hükmedilmesi gerekirken, tarafların gelir durumu ile orantısız, ortak çocukların giderlerinin büyük bölümüne annenin katlanmasına neden olacak şekilde nafakaların az miktarda takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.