Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13524 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18187 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda,ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı,kendisine ait sulama artezyeninin elektrik sisteminin 2008 Aralık ayında kendisi yurtdışında olduğu sırada saatinin makas ile kesilerek duvardaki 2.000 TL değerindeki kablosunun sökülüp çalındığını,2009 yılı Mart ayında elektrik faturasını ödemesi için bankaya otomatik talimat verdiğini,tarafına 2011 yılında 3.036 TL’lik fatura tahakkuk ettirildiğini,bu faturanın 2010 Aralık ayından 2011 Haziran ayına kadar yapılan hesaplama sonucu tahakkuk ettirildiğini,ancak kendisinin belirtilen tarih aralığında yurtdışında olduğunu ve söz konusu kullanımı yapmadığını,ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda da beraat ettiğini ileri sürerek,fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 5.000 TL fazla ödemenin faiz ve fer’ileri ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ,cevap dilekçesi sunmamıştır.Mahkemece,davanın Tüketici Mahkemesi’nin görev ve yetkisi kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş;hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava;tarımsal sulama abonesi olan davacının tarafına tahakkuk ettirilen faturalardaki kayıp kaçak bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar..” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3.maddesinde; “Mal; Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar.Tüketici ise, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan kanunun 3/d maddesinde; “Hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için; kanunun amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda;dosyaya alınan abonelik sözleşmesi ile de sabit olduğu üzere davacı tarımsal sulama abonesi olup,karar tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici sıfatını taşımamaktadır. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde değildir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir. Bu nedenle mahkemece, yukarıda belirtilen yasa hükümleri ve açıklamalar uyarınca davada genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken,eksik inceleme ve değerlendirme ile davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.2-) Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince temyiz edilen kararın davalı yararına bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.