Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13496 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10959 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde Olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı dava dilekçesinde davalıların dava dışı Osman Nuri Batumlu'ya ait tarlanın davalılar tarafından kiralanmak suretiyle şeker pancarı ekim işleri için kullanıldığını, söz konusu tarlanın elektrik aboneliği kendisi adına kayıtlı olduğundan davalıların elektrikli su kuyusundan kullandıkları elektrik borcunu ödemediklerinden dolayı kendisinin Medaş nezdinde haksız yere borçlu durumuna düştüğünü, bu hususta davalılar aleyhine takip başlattığını ancak davalıların takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, bu nedenlerle söz konusu takip dosyasındaki itirazın iptalini dava ve talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde öncelikli olarak davalı ...'ya yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, davacının dava ettiği hakkının zamanaşımına uğradığını, ... yönünden ise husumet yönünden itiraz ettiklerini zira ...'ın dava konusu olay ile hukuki bir alakasının olmadığını, esasa ilişkin olarak ise davalıların davacıya iddia edilen şekilde hiçbir borçları olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir . Somut olayda mahkemece oluşturulan gerekçede her iki davalının yaptığı itirazın iptaline karar verilmesinin nedenlerinin açıklandığı, hükümde ise yalnızca davalı ... yönünden itirazın iptaline karar verildiği, diğer davalı yönünden ise herhangi bir hüküm verilmediği anlaşılmaktadır.Mahkemece tüm kanıtlar toplanıp, inceledikten ve HUMK.nun 376.maddesi hükmüne göre, tarafların son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra, hakimin aynı yasanın 388. maddesi hükmüne göre kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucu 389.madde hükmünde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. HUMK.nun 389.maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141.maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki hükümlerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz. Aynı ilkeler HMK 298. maddesinde de düzenlenmiştir. Hüküm kurulurken taraflara yüklenen sorumluluk kapsamında, hangi davalının ne miktarda sorumlu olduğunun, davacının taleplerinin kabul edilip edilmediğinin açıkça belirtilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.