Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13442 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14218 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı kuruma ait enerji nakil hattının bir telinin kopması nedeniyle çıkan yangın neticesinde, davacıya ait buğday ekili tarlanın zarar gördüğü belirtilerek 7585,82 TL maddi, 3000 TL manevi tazminatın davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, maddi tazminat davasının kabulü ile, tarlada oluşan zarar tutarı olan 7585,82 TL maddi tazminatın ve davacının oluşan zarardan derin üzüntü duyması nedeniyle 1500 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, ,davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Maddi tazminat isteminin kabulü yönünden; Borçlar Kanununun 41.maddesinde deyimini bulan zarar, mal varlığında meydana gelen bir azalmayı eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim, tazminatın amacı da mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. 6100 sayılı HMK'nun 266.maddesi; "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ile görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü getirmiştir. Bilirkişi raporunu hazırlarken dayanakları olan özel ve somut nedenleri belirtmek zorundadır. Ayrıca, raporlar bilimsel verilere dayanmalı ve resmi veriler rapor ekine alınmalıdır. Ancak, bu şekilde hazırlanmış rapor denetime açık olup, mahkemece değerlendirilerek hükme esas alınabilir. Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; verim, fiyat gibi kalemlere ilişkin resmi birimlerden alınmış bilgi ve belgeye dosya içerisinde rastlanılmamıştır. Oysa, bilirkişi raporunu hazırlarken dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel ve resmi verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde net, anlaşılabilir, belge ve bilgiye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Bu durumda mahkemece; Tarım Müdürlüğünden zarar tarihi itibariyle verim miktarları ve kilogram satış değerleri sorulup, gerekli diğer resmi veriler dosyaya konularak bu verilere uygun şekilde ve ekili üründen elde edilecek brüt gelirden, ekim, bakım vb. masraflar düşülmek suretiyle net gelir hesaplanmak ve buna göre zarar belirlenmek üzere ek bilirkişi raporu temin edilerek rapor denetlendikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak yapılmak suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü yönünden ise;Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan nesnel (objektif) eksilmedir. Yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Medeni Yasa 24), isme saldırı (Medeni Yasa 26), nişan bozulması (Medeni Yasa 121), evlenmenin feshi (Medeni Yasa 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47,TBK 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (Borçlar Yasası 49,TBK 58). Bunlardan Medeni Yasa'nın 24.maddesi ile Borçlar Yasası'nın 49.maddesi (TBK 58)daha kapsamlıdır. Medeni Yasa'nın 24.maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; Medeni Yasa'nın 26, 174, 287); bunların dışında Borçlar Yasası'nın 49(TBK 58).maddesi uygulanır. Medeni Yasa'nın 24 ve Borçlar Yasası'nın 49(TBK 59).maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tanrılık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Somut olayda; davalı kuruma ait elektrik tellerinden çıkan yangın nedeniyle davacının mahsulü zarara uğramıştır. Oluşan zarar eşya zararıdır. Eşya zararı kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir zarar olarak nitelendirilemeyeceğinden, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.