Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13433 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16580 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, dava konusu parselde yeralan bağı dikip yetiştirdiğini, 25 – 30 yıldır baktığını, taşınmazın malikinin mirasçıları olan davalıların emek hakkını vermemek için taşınmazı sattıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 31.360.86.- TL nin dava tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .Islah dilekçesi ile talep sonucu 32.870.18.- ye yükseltilmiştir .Davalılar, davacının ürünleri topladığı halde kendilerine pay vermediğini,iyiniyetli olmadığını belirterek davanın reddini istemişlerdir .Davalıların, davacıya karşı açtıkları hasılattan paylarına düşen alacağa ilişkin alacak davası da bağlantı nedeni ile asıl dava ile birleştirilmiş,yargılamaya birlikte devam edilmiştir.Mahkemece; asıl davanın kabulüne ,32.870.18.- TL nin dava tarihinden yasal faizi ile davalılardan alınmasına, birleşen davanın delil bildirilmediğinden ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş , hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir .1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Tarım alanında karşılaşılan yarıcılık ( ortakçılık ) faaliyeti adi ortaklığın bir uygulama alanıdır. Buna göre, yarıcı ( ortakçı ) emeğini,tarla sahibi ise toprağından faydalanma hakkını ortaklığa sermaye olarak getirmekte, elde edilen mahsul veya tutarı ortaklar arasında paylaşılmaktadır . ... 2008, sayfa ; 141 )2 - Somut olayda davacının davalıların murisine ait davaya konu taşınmazda üzüm bağı yetiştirdiği, ortaklığa emeğini sermaye olarak kattığı,davalıların murisinin ise taşınmazından yararlanma hakkını ortaklığa sermaye olarak kattığı,bağın yetiştiği,elde edilen gelirin her yıl paylaşıldığı , taşınmazın malikinin 11/10/2007 tarihinde vefat ettiği, ortaklığın davacı ile taşınmazın malikinin mirasçıları olan davalılar arasında taşınmazın dava dışı bir kişiye satıldığı 14/06/2011 tarihine kadar devam ettiği anlaşılmaktadır . Anılan yarıcılık anlaşmasında elde edilen gelirin yarı yarıya paylaşılmadığı , paylaşımın farklı olduğu da taraflarca iddia ve ispat edilmemiştir .Mahkemenin hükme esas aldığı ve ziraat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda ise taşınmaza bağ omcalarının kattığı değer dava tarihi itibari ile 32.870.18.- TL olarak hesaplanmış, davacının alacağı olarak bu değerin tamamına hükmedilmiştir . Taşınmazın bağ haline getirilmesinde ortakların emeği eşit olduğundan, taşınmazın değerini artıran bağın bedelinin de eşit paylaştırılması gerektiğinden anılan karar isabetli bulunmamıştır.Bu durumda mahkemece bağ omcalarının taşınmaza kattığı değerin ( taşınmazın üzerinde bağ var iken ve bağ yok iken değerleri arasındaki farkın )ortaklığın sona erdiği ve taşınmazın dava dışı kişiye satıldığı 14/06/2011 tarihi itibari ile farklı uzman bilirkişiler tarafından belirlenmesi sağlanarak ulaşılacak rakamın yarısına ( aksi iddia ve ispat edilmediğinden ) hükmedilmesi gerekir iken bu değerin tamamının davacıya ödenmesine dair hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenler ile davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 . bentte açıklanan nedenler ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.