Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1339 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22073 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2013/530-2013/978Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının arttırılması ve kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı (Birleşen davada davalı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IAsıl davada davacı ve birleşen davada davalı vekili; tarafların 07.06.2007 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte müvekkili lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, 07.04.2009 tarihli mahkeme kararı ile aylık 200,00 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 235,00 TL'ye yükseltildiğini, hükmedilen nafaka miktarı yetmediği için davacının çalışmaya başladığını, aradan geçen zaman dikkate alındığında hükmedilen nafaka miktarının davacının ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını ileri sürerek, aylık 235,00 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 800,00 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiş, davalının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebini içeren birleşen davasının reddini savunmuştur.Birleşen davada davacı ve asıl davada davalı vekili; davacı Zekiye'nin ekonomik durumunun iyi olduğunu, aylık gelir getiren bir işte çalıştığını beliterek, davacının yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin talebinin reddini savunmuş, davacı Z... lehine hükmedilen aylık 235,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Mahkemece, Davacı Z...A.. davasını ispatlayamadığından reddine, Birleşen dosya davacısı B.. D..'in nafakanın kaldırılması davasının kabulü ile, Kayseri 1. Aile Mahkemesi'nin 2007/409 Esas-2007/534 Karar sayılı ilamı ile davacı için hüküm altına alınan aylık 235,00 TL’lik yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 25.11.2013 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı tarafından temyiz edilmiştir.TMK.nun 176/4.maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası DİE’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durum, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; tarafların 07.06.2007 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı Zekiye lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, 07.04.2009 tarihli mahkeme kararı ile aylık 200,00 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 235, 00 TL'ye yükseltildiği, davacı Zekiye'nin nafakanın aylık 235,00 TL'ye yükseltildiği tarihte de dersanede hizmetli olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması ile, davacı Zekiye'nin halen dersanede temizlik görevlisi (hizmetli) olarak asgari ücret ile çalıştığı, kendine ait evde yaşadığı; davalı Bünyamin'in ise okul müdürü olduğu, aylık 2.065,00 TL geliri bulunduğu, eşiyle birlikte lojmanda yaşadığı, 2002 model .... marka aracı olduğu tespit edilmiştir.Nafaka alacaklısı kadının 235,00 TL nafaka ve asgari ücret ile, zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Nafanın aylık 235,00 TL'ye yükseltildiği tarih ( 07.04.2009) ile işbu davanın açıldığı tarih ( 26.06.2013) arasında yaklaşık 3 yıl geçtiği dikkate alındığında, davacının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir.O halde, mahkemece yapılacak iş; davacı Zekiye'nin yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin talebinin kabulü ile birlikte, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda yoksulluk nafakasının artırılmasına, birleşen davada, davacı Bünyamin'in yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine karar vermek olmalıdır.Yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde asıl davacının talebinin reddi ile birleşen dosya davacısının talebinin kabulü ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.