MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı; ... 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/496 E. 2014/1346 K. sayılı kararı ile ''musküler distrofi, ağır yürüyüş bozukluğu'' nedeniyle kısıtlandığını ve annesi ...'nin velayeti altına konulduğunu, davalı baba ile dava dışı annesinin boşandığını, boşanma ile davacı lehine verilen iştirak nafakasının en son ... 11. Aile Mahkemesinin 25.11.2011 tarih ve 2011/484-1588 E.K. sayılı kararı ile aylık 275 TL'ye yükseltildiğini, hastalığı sebebiyle giderlerinin çok fazla olduğunu, annesinin geliri ve alınan nafakanın yetersiz olduğunu ileri sürerek; nafakanın 400 TL'ye arttırılmasını talep etmiştir.Davalı; davacıya her ay ... İdaresi Başkanlığı tarafından asgari ücrete yakın yardım yapıldığını, engelli olduğu için davacının elektrik, su, ulaşım, gıda vb. Birçok hizmetten ücretsiz veya indirimli olarak faydalandığını, davacının annesi ile birlikte yaşadığını, kira giderlerinin olmadığını, davacının annesinin kendisinden daha yüksek emekli maaşı aldığını, davalının işçi emeklisi olduğunu, aylık 1.000 TL civarında geliri olduğunu, kirada oturduğunu, gelinin genç yaşta vefat etmesi nedeniyle 5-6 yaşlarında olan kız torununa baktığını, asıl yardıma muhtaç olanın davalı olduğunu belirterek; davanın reddini istemiştir. Mahkemece;davacının annesi ...'in 1050 TL emekli maaşı aldığı, davacıya bakması için aylık 830 TL bakım ücreti aldığını, davalının 1.224 TL emekli maaşı aldığı ve davacıya 275 TL nafaka ödediği, her iki tarafın da yardıma muhtaç çocuklarına bakım yükümlülüğü karşılaştırıldığında nafakanın artırılmasının TMK'nun 4. maddesi göre hakkaniye uygun olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı dava tarihi itibariyle reşit olup, hastalığı sebebiyle kısıtlanmasına karar verilmiş, %96 oranında özürlüdür.Taraflar hakkındaki sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davalının emekli olduğu, 1.150 TL emekli maaşı bulunduğu, eşine ait evde eşi, oğlu ve diğer oğlunun vefat eden eşinden iki torunu ile birlikte yaşadığı, ...'dan gelen müzekkere cevabına göre dava tarihinde 1.224,37 TL yaşlılık aylığı aldığı, davacının annesinin ise emekli olduğu, 830 TL emekli maaşı aldığı, %96 oranında özürlü oğlu (davacı) ile birlikte kardeşleriyle ortak olduğu evde 400 TL kira karşılığında oturduğu, duruşmadaki beyanına göre 2016/Ocak ayında emekli maaşının 1.050 TL olduğu, davacı için ise aylık 830,34 TL bakım ücreti aldığı anlaşılmıştır.Yargılama sırasında davacı 31.08.2015 tarihinde Açıköğretim Fakultesi Ev idaresi bölümüne kayıt yaptırmıştır.Olayları izah taraflara, hukuki niteleme hakime ait bir görevdir.Somut olayda istenilen nafaka mahiyeti itibariyle TMK'nun 364/1. maddesi yardım nafakası niteliğindedir.TMK.'nun 364/1. maddesinde; "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.'nun 365/2 maddesinde; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.O halde, mahkemece, tarafların ekonomik sosyal durumları değerlendirilerek, davacının giderleri ile nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, davacı yararına uygun bir yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.