MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dilekçesinde; davacıların 05.08.2007 tarihinde alışveriş yapmak üzere mülkiyeti ve işletmesi davalı şirkete ait olan alışveriş merkezine gittiklerini, alışveriş merkezinden dışarı çıkarken çocukları davacı ....., hatalı ve standartlara uygun yapılmayan otomatik olarak açılıp kapanan kapıya çarptığını ve çarpma sonucu kırılan camlar nedeniyle çeşitli yerlerinden önemli derecede yaralandığını, olayda davalı şirketin kusurlu olduğunu belirterek, olay nedeniyle çektikleri elem ve acı karşılığı olarak her bir davacı için ayrı ayrı 15.000 TL olmak üzere toplam 45.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; olayın oluşumunda davalının kusurunun bulunmadığını, otomatik kapının yapısı ve kullanılan malzemenin standartlara uygun olduğunu, talebin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davacıların alışveriş yapmak amacı ile gittikleri davalıya ait alışveriş merkezinden çıkarken davacı ... Marko Arıkan'ın ( diğer davacılar ... ve ...'ın çocuğu) dış kapıya (otomatik kapıya) çarparak çeşitli yerlerinden yaralanması nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, kanunun amacı içerisinde tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinde belirlenen tanımlar dikkate alındığında; somut olayda, davacılar ile davalı arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı açık olup, kanunun 23. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. 4077 sayılı Kanunun 2. ve 3.maddeleri gereği somut olaya 4077 sayılı Kanunun uygulanması gerekmektedir. Aynı yasanın 23.maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu husus göz önünde bulundurulmaksızın davanın genel mahkeme sıfatıyla görülüp, yazılı şekilde işin esasına girilip hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.