Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1334 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2133 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... dağıtım şirketinin elektrik abonesi olduğunu, sayacının merdiven ayağı olarak tabir edilen kısım ile birlikte 5 haneli olduğunu, 30/12/2008 tarihinde davalı kurumca elektrik sayacının okunması sonucunda elektrik miktarının 243 kwh/saat olarak belirtildiği ve müvekkilinin de buna bağlı olarak ödemede bulunduğunu, elektrik sayacının okunması sırasında merdiven tabir edilen hane olmadığı zaman 4 haneli olduğunu bu kısımda ilave edildiği takdirde 5 haneli olarak okunduğunu, davalı kurum tarafından farklı tarihlerde yapılan saat okunmalarında ise farklı bedeller kesildiğini ve bu şekilde ilk endeks ile son endekslerin bulunduğunu, 30/12/2008 tarihinde elektrik sayacının okunması ile birlikte 9.830 kwh/saat elektriğin 4 haneli olduğunu, bundan sonraki okumalarda ise 5 rakamını belirten on binli rakamın dönmesi gerektiğini fakat elektrik saati merdiven tabir edilen hane dışında kalan hane sayısı 4 olduğu için 5 haneli rakama dönmediğini, sorunun da buradan kaynaklandığını, müvekkilince belirlenen tüm miktarlara ait bedellerin ise ödendiğini, 13/08/2010 ilk okuma tarihli kwh/saati belirten rakamın sağına fazladan bir sıfır eklenmesi sonucunda bu olayın gerçekleştiğini düşündüklerini, bu şekilde davalı kurumun 5 haneli bir saat okuma durumuna girdiğini, bu durumda 4.136,00 kwh/saat iken daha sonraki okumada 4.136 kwh/saatin sonuna bir “0” daha eklendiğini ve sonuç olarak 41.360 kwh/saatin ortaya çıktığını bu durumda saatin yanlış okunduğunun anlaşılmakta olduğunu, 15/10/2010 tarihinde ise elektrik kullanım bedeli olarak müvekkilinden 1.815 TL talep edildiğini, bu durumun yasal olmadığının açık olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile 9.693 TL haksız ödemenin alındığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca müvekkili tarafından davalı kuruma ödenmiş olan ve haksız yere alınan ödeme nedeniyle uğranılan zarar miktarı olan 500 TL ile uğranılan manevî zarar olan 1.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, vekâlet ücreti ile masrafların davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kayıtların incelenmesinde öncelikle davacının ödediğini iddia ettiği meblağa ilişkin olarak herhangi bir itirazi kaydının bulunmadığını, BK’nun 62. maddesi gereğince davacının istirdat talep edebilmesi için itirazi kaydın bulunması gerektiğini, bu nedenle davanın hukukî mesnedinin bulunmadığını, kurumlarınca abonelerin bir kısmının 5 haneli olan sayaçlarının 4 haneli olarak okunduğu için bundan kaynaklanan hataların tespit edildiğini ve gerekli düzeltmelerin yapıldığını, davacı açısından ise 5 haneli okunması gerekirken sehven 4 haneli olarak okunduğunu ve 4 hane üzerinden okunan sayaç bedeli yönünden 37.224 kwh/saat üzerinden 10.219,60 TL fatura tahakkuk ettirildiğini, oysaki davacının sayacının 5 haneli olduğunu 3/10 amper olması nedeniyle sayaç üzerinde bulunan tüm rakamların endekse dahil olup 4 hanenin virgül küsurlu şeklinde okunmadığını, tamamının okunduğunu, davacıdan tahsil edilen bedellerin kullanılan elektrik bedeline yönelik olduğunu davacı tarafça fazla ödeme yapılmadığını, maddî ve manevî yönden taleplerinin de yerinde olmadığını, bu nedenlerle hukukî dayanağı bulunmayan davanın öncelikle itirazi kayıt yokluğu nedeni ile aksi hâlde esastan reddine ve yargılama gideri ile ücreti vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın Tüketici Kanunundan kaynaklanan menfi tespit ve alacak (maddî ve manevî zarar) talebine ilişkin olduğu, davanın hukukî sebebinin; elektrik sayacının 4 haneli olduğu ancak davalı kurum tarafından 5 haneli okunması nedeniyle uğranılan maddî ve manevî zararların giderilmesine yönelik olduğu, davacının ödediğini iddia ettiği meblağa ilişkin olarak herhangi bir itirazi kaydının bulunmadığı, BK’nun 62. maddesi gereğince davacının istirdat talep edebilmesi için öncelikle itirazi kaydın bulunması gerektiği, bunun dışında davacı tarafından fazla ödeme yapılmadığı, bu nedenle maddî ve manevî yönden taleplerinin de yerinde olmadığı, ayrıca bilirkişiden alınan rapora görede; davacı tarafından açılan davanın haklı ve yerinde olmadığı kanâatine varılarak, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde “heyetçe re’sen tespit edilecek sair bozma nedenlerinin de nazara alınması gerektiği” yönündeki temyiz istemi gözetildiğinde; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin de, davalı ... dağıtım şirketinin tahakkuk bedeline ilave edilip edilmeyeceği uyuşmazlık konusudur.Davacı dava konusu ettiği faturalardan dolayı borcunun olmadığını iddia ederek bu davayı açtığına göre; tüketilen enerji miktarı dikkate alınarak davalının toplam isteyebileceği tutar bilirkişi aracılığı ile tespit edilmelidir. Bu tespit yapılırken faturalara yansıtılan kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedellerinin düşülerek hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. HUMK’nun 275. ve devamı maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286. maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hâkimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK’nun 283. maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284. maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir. Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde “bilirkişi incelemesi” ismi altında ve 266-287. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.Somut olayda; bilirkişi raporunda, (Dairenin istikrar ve kararlılık kazanmış uygulamasına göre; elektrik dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceğine karar verilen) kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, perakende satış hizmeti (psh) ve sayaç okuma bedellerinin ilave edilip edilmediği hususun da bir açıklık yoktur. Bu cümleden olarak; Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK Kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti (psh), iletim, dağıtım ve sayaç okuma bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayî, ticarî, mesken, vs. olmak üzere tüm elektrik abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiğini, oysaki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payının da kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmekte olduğu, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları çerçevesinde getirilen ve EPDK Kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti (psh), iletim ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediği, gerekçeleriyle; kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti (psh), iletim, dağıtım ve sayaç okuma bedellerini, dağıtım şirketlerinin, (tüm) elektrik abonelerinin faturalarına yansıtılamayacağına karar verilmiştir.Ayrıca; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı, öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararı ile (HGK’nun 17/12/2014 tarih, 2014/7-1884 Esas, 2014/1045 Karar sayılı ilâmı ile “Karar Düzeltme” yasa yolundanda geçen); elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı içtihadında bulunmuştur. Dairede Genel Kurul kararındaki ilkeleride benimseyerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti (psh), iletim ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından (tüm) elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın uzman elektrik mühendisine tevdi ile; dava konusu elektrik bedeline, kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti (psh) ve sayaç okuma bedelleri dahil edilmeden hesaplama yapılarak (bu bedeller düşülerek) alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine, 09/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.