MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin 05.03.2009 tarihinde, küçük kızı ile birlikte tatil maksadıyla geldikleri davalı .... Oteli'nde, otel çatısından üzerlerine düşen kar yığının altında kaldıklarını, kaldırıldıkları hastanede 7. gününde iç kanama geçirdiği tespit edilerek, dalağının alınmak zorunda kaldığını iddia ederek, uğradığı zarara karşılık 10.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ile; binanın 3 cephesinde kar ve buz düşebilir ikaz levhalarının bulunduğunu, binanın giriş kapısının 2.30 m yüksekliğinde 3m genişliğinde üstü metal saçla kaplı sundurma muhafazası ile sağlam derecede kapalı olduğunu, davacının kar düşme sesiyle paniğe kapılarak kendisini koruma dışına attığını, olaya davacının kendi dikkatsiz ve tedbirsiz davranışının sebep olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; 9.704.78 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın 05.03.2009 olay tarihi itibariyle yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılardan ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin aşağıda sayılan bendler dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.1-) 6100 sayılı HMK'nun 31.md.sine göre; ''Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. ''Somut olayda, davalılar arasında ... sayılmış fakat ismi belirtilmemiştir. ...'nün özel ve tüzel kişiliği dolayısıyla taraf sıfatı bulunmamaktadır. Mahkemece, HMK'nun yukarıda bahsedilen hükmü gereğince davacı tarafa ...'nün kim olduğu hususu açıklattırılmadan, davalı tespit edilmeden, kendisine davayı bildirir usulune uygun davetiye tebliğ edilmeden, HMK'nun 27.maddesinde anlamını bulan ''Hukuki Dinlenilme Hakkı'' tanınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.2-) Temyiz eden davalılar vekilinin temyiz itirazları yönünden;Dava, haksız fiil nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Hükme esas alınan, zararın tespitine ilişkin rapora bakıldığında Cumhuriyet Savcılığı tarafından alınan raporda otel genel müdürü ile sahibinin olayın meydana gelmesinde asli kusurlu olduklarının tespit edildiğinin belirtildiği görülmektedir. Mahkemece bu rapor ile yetinilmiş yeniden kusura ilişkin rapor alınmamıştır. Oysa, ..... 10.1.1975 gün E. 1971/T-406, K.1975/1 sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere, ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporu hukuk hakimini bağlamayacağı gibi (BK md.53-TBK md.74), böyle bir rapora taraflardan birinin itirazı üzerine de, hukuk hakimi, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmak zorundadır. Çünkü, ceza davasında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile hukuk hakiminin yaptıracağı bilirkişi incelemesi, her iki dava türünün amaç ve ilkeleri bakımından birbirlerinden çok farklı bulunmaktadır. Hukuk hakimini, kendisinin yaptırmadığı ve fakat başka bir amaçla ve başka bir görüş açısından yaptırılan inceleme sonunda elde edilen “kusur” ve derecesiyle bağlı saymak, hem kanuna aykırı ve hem de tarafların haklarını ihlal edici bir görüşün ifadesidir. Kaldı ki, bahsi geçen raporun alındığı ceza davası halen derdest olup kesinleşmemiştir, dolayısıyla iş bu dava dosyasında kesin delil olamayacağı açıktır.Mahkemece yapılacak iş; dosyanın 3 kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdii edilerek, bahsi geçen ceza dava dosyası da dikkate alınarak, kusur yönünden inceleme yapılmak suretiyle varılacak sonuca göre karar vermek olmalıdır. Tüm bu hususlara dikkat edilmeden yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.