Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13232 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13180 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, tarafların yaklaşık on bir yıl önce evlendiklerini, davalının yaklaşık bir buçuk yıl önce davacıyı evden kovduğunu, davacının da annesinin yanına sığınmak zorunda kaldığını, tarafların bundan sonra ayrıldıklarını, tarafların evlilikleri sırasında dava dilekçesinde belirtilen eşyaların alındığını, bu alınan eşyaların bir senet ile tespit edildiğini, eşya senedinde 10 adet bilezik yazsa da iki adetinin sonra alınacağı belirtilerek 8 adet bilezik alındığını, söz konusu senette yazılı bileziklerin iki tanesinin davalı tarafından bozdurularak kendisine motor aldığını, diğer bilezikleri de yine davacıdan alarak bozdurup harcadığını, bir dahada bilezikleri geri almadığını, ev eşyalarının tamamının da ortak konutta kaldığını, bu nedenlerle eşyaların aynen olmadığı takdirde bedelleri toplamı 13.800 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, davalının ev eşyalarınında götürebildiğini götürdüğünü, kalanının ise teslim edilmeye hazır olduğunu, bileziklerin ise davacıda olduğunu, bu hususun tanık beyanları ile sabit bulunduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2 adet bileziğin iadesi yönünde karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, ziynet eşyaları yönünden; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü ise davacı kadındadır.Somut olayda, yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları, düğün sırasında davacıya toplam 8 adet bilezik takıldığını, bu bileziklerin 2 adedinin davalının babasının ameliyatı için, 2 adedinin davalının kredi borcu için, 2 adedinin ise, gene davalının kendisine motor alımı sırasında bozdurulduğunu, evlilik müddetince davacıyı gördükleri zamanlarda, kolunda bulunan bileziklerin eksildiğini gördüklerini, kendisine sorduklarında ise, davalı tarafından bozdurulduğunu söylediğini beyan etmişlerdir. Davalı tanıklarından Erdoğan ise, beyanında; davacı kadının eşyalarını almak için eve geldiğinde, kolunda 1-2 tane bilezik gördüğünü ifade etmiştir.Yargılama sırasında dinlenilen bu tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından, 2 adet bileziğin davacı kadında bulunduğu, geri kalan 6 adedinin ise, davalı tarafından bozdurulduğu anlaşılmaktadır.Öyle ise mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ziynet eşyaları hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.