Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13226 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9023 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2012/59-2013/637Taraflar arasında görülen çekişmenin giderilmesi ve tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. D.. T.. ile davalı vekili Av. E.. S.. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 473781 sayılı su aboneliğinin 21.07.2005 tarih ve 044367 numaralı kaçak su tutanağı ile sonlandırıldığını belirterek; davalı kurumun yarattığı fiili durumun ortadan kaldırılmasını ve müvekkilinin uğradığı zararın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunu, bu sebeple görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu belirterek görev itirazında bulunmuş, davacı abonenin kaçak su kullandığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın subut bulmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava; kaçak su tutanağı düzenlenmesi ile meydana gelen çekişmenin giderilmesi ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı kurum görevlilerince 21.07.2005 tarihinde tanzim edilen Kaçak Su Tutanağının, davacı adına 473781 nolu aboneliğin bulunduğu konutta boru takarak su kullanıldığı gerekçesiyle tutulduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanun'un 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşya, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi mallar, satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetler kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişiler, tüketici ise; mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır.Bu bağlamda bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Bu bağlamda somut olaya baktığımızda; taraflar arasında konut su aboneliği sözleşmesi bulunduğu, uyuşmazlığın bu sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı yasının 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Hal böyle olunca mahkemece, 4077 sayılı Kanun'un 23.maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle işin esasına girilip, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekillerle temsil edilen taraflar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100'er TL vekalet ücretinin taraflardan alınıp taraflara verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.