Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13111 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19290 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafça istenilmekle, daha önceden belirlenen 22.11.2016 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Aleyhine temyiz olunan davalılar vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14:00' e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili; müvekkilinin, 20.09.2001 tarihli sözleşme ile davalılara ait taşınmazı satın aldığını, satım bedeli olan 50.000 ... davalılara ödendiğini, ancak yapılan araştırma sonucunda davaya konu taşınmazın hazine adına tespit gördüğünün belirlendiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davalılara ödenen 50.000 ...ödeme tarihindeki alım gücünün dava tarihindeki eş alım gücüne uyarlanarak güncelleştirilmesini ve bulunacak güncelleştirilmiş değerin dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni iskonto faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalılar vekili; müvekkillerinin, murislerinden intikal eden taşınmazdaki zilyetlik hakkını 5.000 TL karşılığında davacıya devrettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile 50.000 ... fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen hüküm davalı tarafça temyiz edilmiş ve Dairemizin 27.06.2013 günlü ve 2013/8941 E. 11240 K. sayılı ilamı ile; (... Denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün dava tarihindeki eş alım gücüne uyarlanarak TL üzerinden hüküm tesisi gerekirken; mahkemece tedavülde olmayan yabancı paranın fiili ödeme günündeki değeri karşılığından karar verilmesi cihetine gidilmiştir.Bu durumda mahkemece, satış bedelinin, dava tarihi itibariyle çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergeler vs.) ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında ve gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmeli, bu yolla belirlenecek miktara taleple bağlı kalınmak suretiyle hükmedilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...)Gerekçesiyle bozulmuştur.Davacı vekili, 14.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000 TL olan talebini 150.821,39 TL ye yükseltmiştir.Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, HUMK'nun 84. ve HMK'nun 177.maddeleri gereğince ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği, bozmadan önce 11.09.2012 tarihli celsede verilen ara karar gereğince eksik harcı ikmal etmesi için süre verilen davacı tarafça ıslah dilekçesi sunulmadığı, mahkemece eksik harcın tamamlattırılmış olmasının hem HUMK, hem de HMK anlamında usulüne uygun yapılmış bir ıslah olarak değerlendirilemeyeceği, 04.02.1948 gün 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre bozmadan sonra ıslah yapılmasının ise mümkün olmadığı gözetildiğinde, dava dilekçesinde bildirilen değer üzerinden karar verilmesi gerektiğinden bahisle; davanın kısmen kabulüne, 10.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı taraf, ödemiş olduğu yabancı paranın tedavülden kalkmış olması nedeniyle karşılığı olan ülke parası tutarını bilmediği için, dava dilekçesinde talep ettiği miktarı bildirmemiş, sadece harca esas değer olarak 10.000 TL'yi göstermekle yetinmiştir. Bu durumun farkedilmesi üzerine mahkemece, eksik harcın ikmal edilmesi için 11.09.2012 tarihli celsede kesin süre verilmiş, davacı taraf verilen süre içerisinde bildirilen harcı yatırmıştır.Ne var ki, mahkemece 11.09.2012 tarihli celsede verilen ara kararında, sadece bakiye harç tutarı bildirilmekle yetinilmiştir. Dosya kapsamından, bakiye harcın ne şekilde hesaplandığı, eş söyleyişle harcı ikmal edilen tutarın ne olduğu anlaşılamamıştır.Bu durumda, mahkemece; davacı tarafça harcı ikmal edilen tutarın usulünce belirlenmesi ve bu miktar dava değeri kabul edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. 3- Kabule göre de; ıslah talebinin reddi nedeniyle dava konusu sayılmayan ve bu nedenle hüküm oluşturulmayan alacak miktarı üzerinden davalı yararına nispî vekalet ücreti takdir edilmiş olması, doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı için takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.